Neler yeni

Çin İşgali

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
Ch'ing Çini'nin Zungarya Ve Doğu Türkistan'ı İşgali / Prof. Dr. Ablat Khodjev - Kamil Khodjev

Prof. Dr. Ablat Khodjaev
Özbekistan Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü / Özbekistan

Kamil KHODJAEV
Özbekistan Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü / Özbekistan

Günümüzde bazı Çinli tarihçiler, 18. yüzyıl ortalarında Zungarya ve Doğu Türkistan’a yönelik Ch’ing ilerlemesinin Çin’in toprak “bütünlüğünü” emniyete almayı amaçladığını iddia ederek bu hareketi ilerici bir fenomen olarak tasavvur etmektedirler. M.Ö. 60’lı yıllar ile M.S. 7. yüzyıl arasında Çin ordularının bir süre için sözde Batı Bölgesi’nde (Siyui, bugünün Çin’in Doğu Türkistan Özerk Bölgesi) bulunmasına atıfta bulunarak, bu bölgelerin Çinli olduğunu söylemekteler.1 Çinli yazarlar, kafalarında bu metodolojiyi geliştirerek, Ch’inglerin Zungarya ve Doğu Türkistan’ı işgalini daha önce kaybettikleri sözüm ona Çin topraklarının ülkeyle yeniden birleştirilmesini amaçlayan “ülke içi bir mesele” olarak sunmaktalar. Shi Yuisin (Evren-yenileyen tarihçi) müstear ismi altında faaliyet gösteren bir grup Çinli tarihçi şunları yazmaktadır: “Ch’ing İmparatorluğu 1775’te Zungarya’daki bir isyanı bastırdı. Bu Çin’in bir iç meselesiydi, bir devletin diğer bir devleti işgali değildi.”2 Bu tarihçiler, tarihî gerçekleri çarpıtarak, Çin saldırganlığının kurbanı olanları -Oyratlar- Çin topraklarını işgal etmekle itham ettiler. “-İddialarına göre- Zungaryalı Oyratların ve Galdan Moğollarının lideri 1677’de kendisini Han ilan ederek Zungarya’yı ele geçirdi ve bu bölgeyi Çin’den kopardı.”3
Aynı metodolojiye başvurarak, bazı Çinli tarihçiler Doğu Türkistan halklarının egemen devletini -Yarkent Hanlığı- “gayrı meşru - illegal” olarak nitelendirdiler ve Mançuryalı Çinli saldırganlığına karşı mücadelelerini Çin topraklarının parçalanmasını amaçlayan kargaşalar olarak ifade ettiler. Mesela, günümüz Çinli tarihçilerinden biri olan Xiao Djising şunları yazmaktadır: “İmparator Ch’ien-lung’un yönetiminin 22. yılında (1757) onlar (Burhaneddin Hoca ve
Han Hoca -1757-1759 arasında Yarkent Hanlığı’nın liderleri- A.Kh.) bir isyan başlattı. Bunların bu saldırganlığı Anavatan’ın (Çin) parçalanmasını amaçlamaktaydı.”4
Mançurya Çinlilerinin Zungarya ve Doğu Türkistan’a yönelik yayılmacılığına karşı bölge halklarının mücadelesini bilinçli bir şekilde yanlış yorumlayarak, Çinli tarihçiler bu bölgelerin halklarının Ch’ing yönetiminin “meşru hakkı”nı desteklediklerini ileri sürmekteler. Yukarıda sözü edilen tarihçi Xiao Djising5 gerçekleri çarpıtarak şunları iddia etmektedir: “Burhaneddin Hoca ve Han Hoca kardeşler bir isyan başlattılar. Bunların bu eylemlerine, sadece Uygur halkının geniş halk kitleleri değil, Uygur feodal ağalar elitinin de büyük kısmını kapsayacak şekilde, bütün halk sert şekilde karşı çıktı.”
Çin Halk Cumhuriyeti tarihçilerinin bu tür iddialarının içeriği, 18. ve 19. yüzyıllardaki resmî Çin vakiyenamelerinin söylediklerinden farklılık arz etmemektedir. Kadim Çin’in yönetici feodal çevreleri, sınıfsal düşmanlarını “isyancılar”, “hırsızlar”, “vatan hainleri” ya da “kötü halklar” olarak nitelemeye alışıktırlar, halbuki kendi halklarının çıkarlarına ihanet ederek Çinliler’in çıkarına çalışan ve Mançuryalı Çinli saldırganların saflarına geçen bazı dönmeler onlar tarafından “iyi insanlar” olarak nitelenmekteydiler.
Günümüz Çinli tarihçileri de kadim Çin’in yönetici sınıflarının kullandığı aynı terminoloji, anlam ve anlayışı kullanmakta ve çalışmalarında hiç bir eleştirel değerlendirmeye tâbi tutmaksızın Ch’ing saray tarihçilerinin sağladığı “delillere” atıflarda bulunarak kendi ulaştıkları sonuçları “desteklemektedirler”. Tarihî gerçekler ikna edici bir şekilde ispat etmektedir ki, bu tür tarihçilerin iddiaları tamamen temelsizdir.
18. yüzyılda, Mançuryalı Çinlilerin henüz saldırıya başlamalarından önce, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bugün Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırdığı bölgede iki bağımsız devlet bulunmaktaydı: Başkenti Yarkent olan Doğu Türkistan (ya da Yarkent Hanlığı) ve merkezi İli olan Zungarya (Oyrat Devleti).
Doğu Türkistan Hanlığı 14. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıktı. En önde gelen liderlerinden biri Cengiz Han Çağatay’ın soyundan gelen Sultan Saidhan’dır (1514-1533). Bu hanlığın doğu bölümü-Komul (Hamiy) bölgesi Ming Çin’iyle sınırdaştır. Hanlık, Çağatay hanları (kralları tarafından yönetilmekteydi ve ayrıca “karataklikler” (Karatepe sakinleri) ve “aktaklikler” (beyaz tepe sakinleri) şeklinde iki hasım gruba bölünmüş olan hocalar klanının başı çektiği Müslüman ulema yönetim üzerinde büyük bir role sahipti.6
Hanlık’ta hocaların sosyo-politik ve ekonomik statülerinin güçlenmesi, bunların Uygur nüfusu arasında ve Doğu Türkistan yönetim çevrelerinde popülaritelerini 16. yüzyıl ortalarında iyice artırdı ve Çağatay Hanları ve kraliyet için verilen aile içi kavgalara aktif şekilde katılma fırsatı yakaladılar. Ulemanın yerel feodal yöneticiler arasındaki kavgalara müdahalesi mücadeleyi daha da sertleştirdi.
Yarkent Hanlığı’ndaki bitmek bilmez iç siyasi mücadele, merkezi iktidarın zayıflamasına neden oldu ve komşu Zungarya Hanlığı ve daha sonra da Ch’ing Çin’ine karşı birleşik bir cephe oluşturulmasını engelledi. Aile içi çekişmeler ve dinî mücadeleler sürmeye devam ettikçe, bazı bölgelerdeki ve şehirlerdeki yönetimlerin yerel egemenlik eğilimleri giderek güçlendi.
1635’te, o zamanlar Zungarya ve Batı Moğolistan’da bulunan Oyrat uluslarının birleşmesiyle Zungarya Hanlığı kuruldu. Bu Hanlık güçlü bir merkezi iktidara sahipti. Zenginliği ve refahının en yüksek noktaya ulaştığı dönemlerde bu Hanlığın doğu sınırları Halha-Moğollar’ın topraklarına kadar, güneydoğu sınırları ise Çin’in kuzeybatı bölgesine kadar uzanmıştı. Nüfuzunun sınırlarını genişletmeye çalışan Zungarya Hanlığı gözünü 1691-1692 yılları arasında Appak Hoca’nın (Oğlu Yahya Hoca, Yarkent Hanı olarak ilân edilince Han Hoca ismini almıştır.) iktidara geldiği Doğu Türkistan’a çevirdi.7
1368’den beri feodal Ming hanedanı tarafından yönetilen Çin, 17. yüzyılın 30’lu ve 40’lı yıllarında, bugünkü Güney Mançurya toprakları üzerinde kuruluşunu tamamlayan Mançuryalıların erken-feodal devletine ait ordular tarafından, 1644’te işgal edildi. 17. yüzyılın sonlarına doğru Mançuryalı Ch’ing hanedanı, iktidarını Ming İmparatorluğu’nun bütün bölgelerine genişletti.8
Ch’ing Çin’i yönetimi Zungarya Hanlığı’nı ciddi bir rakip olarak görmekteydi. Oyrat halkının Hanı, bugün Moğolistan Halk Cumhuriyeti ve İç Moğolistan olarak bilinen Zungarya topraklarında birleşik bir Moğol imparatorluğunu yeniden ihya etmek için Moğol kabileleri ve klanlarını birleştirmeye büyük çaba sarfetti.9 Han ayrıca Tibet ile de askerî ve siyasî birlik kurma yollarını aradı ve Lhasa’daki başkenti Lamaist, kilisenin merkezi oldu. Ch’ing hükümeti bütün Moğolların birleşmesi fikrinden çok korkuyordu ve bunu engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Mançuryalı imparatorlar, Moğol feodal ağalarının 1280’den 1368’e kadar Çin’i yönettiklerini hep akıllarının bir kenarında tuttular ve Oyrat’ların Çin tahtı üzerinde muhtemel hak iddiasından hep korktular. Çin’de yeterince güçlendikten sonra, “Mançuryalı feodal elit Çinli feodal yönetici sınıf ile sağlam bir birlik kurdu ve imparatorluklarının bütün diğer ülkeler üzerindeki üstünlüğü de dahil olmak üzere bunların pek çok yönetim unsurlarını benimsediler.”10 Ch’ing imparatorları, Çin’in gök kubbenin altındakilerin merkezi olma, çevredeki bütün nüfusların Çin’in vassalı olduğu ve Tanrı’nın oğlu olarak Çin imparatorlarının Tanrı’nın arzusu doğrultusunda gök kubbenin altındaki her şeyi yöneteceği gibi, Çinlilerin geleneksel Çin konseptine dayanarak, Oyratlar ve Doğu Türkistanlılar da dahil olmak üzere, bütün komşu ve diğer milletlerden haraç alma haklarının olduğunu düşünmekteydiler.
Mançurya devletini kuran Nurhachi sık sık şunu söylemekteydi: “Arzularımın ne kadar bencillikten uzak olduğuna şahit olan gökler ve yerler diğer devletleri benim iktidarım altına sokacaktır.”11 Önceki bütün Çinli imparatorlar gibi onun halefleri de kendilerinin Tanrı tarafından seçildiğini ve gök kubbe altındaki her şeyi yönetmekle görevlendirildiklerini düşünmekteydiler. Ch’ing imparatorları, komşu milletlere yönelik saldırganlık politikasını Nuhachi tarafından kendilerine verilen bir görev şeklinde düşünmekteydiler.
1690’ların ortalarına kadar, Ch’ing hükümeti Zungarya Hanlığı’na karşı aktif bir askerî harekette bulunamadı. Ancak Çinli halkların liderlik ettiği Mançurya
lılara karşı hareketler kanlı bir şekilde bastırıldıktan ve Ch’inglerin Çin’deki konumları güçlendikten sonradır ki, Amur nehri üzerindeki Rus yerleşimcilere karşı olan saldırıları ile birlikte Ch’ingler Orta Asya’da saldırgan bir politika izlemeye başlamışlardır.
Ch’ing İmparatoru büyük bir orduyu seferber ederek Oyratların lideri Galdan’a karşı bir savaş başlattı (1671-1697) ve onu yendikten sonra Zungarya Hanlığı’nın doğu topraklarının bir kısmını ele geçirdi.12
1697 yılında Galdan’ın ölümünden sonra, Oyrat devletinde iktidar Tsewang Rabtan’a geçti ve Rabtan ülke içindeki konumunu güçlendirmek için onlarca yıl harcamaya mecbur bırakıldı. Bu fırsatı değerlendiren Ch’ing yönetimi Oyrat Han’ının Ch’ing İmparatorluğu’nun boyunduruğuna girmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Ch’ing Çin’i nüfuzunu, aynı zamanda, valisi Yarkent Han’ından oldukça bağımsız hareket etmeye alışmış ve Oyratlara karşı saldırılarda bulunmuş Yarkent Hanlığı’nın Komul bölgesine yaymaya çaba harcamıştır.13
Çin kaynaklarından edinilen verilere göre, Komul valisi Ubeydullah Han 1696’da Pekin’deki Ch’ing sarayına beraberinde bir ticaret kervanı olduğu halde bir elçi gönderdi.14 Bir sonraki yıl, Galdan’ın oğlu Supugibek’i (Sabutenbala) yakaladı ve oğlu Gafur Bey (Gopa-bek)’in konvoyuyla Pekin’e gönderdi. Ubeydullah’ın gönderdiği her iki heyet de Ch’ing sarayı tarafından bir iyi niyet hareketi ve Ch’ing İmparatorunun iktidarının tanınması şeklinde anlaşıldı, ancak Komul valisi durumu böyle algılamıyordu: O sadece Zungarya Hanlığı’na karşı koyabilmek için Ch’inglerden yardım almak istiyordu. Ch’ing sarayı da 1697 yılında Ubeydullah Bey’e hediyeler gönderdi. Aynı zamanda, feodal Çin’deki gelenekler uyarınca, Ch’ingler ona, bir mühür, kırmızı flama ve gümüş ile birlikte birinci dereceden Dzasak ve Tarkan unvanı verdiler.15
Ancak, Ch’ing yönetimi Ubeydullah’ın oğlu ve beraberindekileri (yaklaşık 100 kişi) Sudjou’da (Gan-su bölgesi) alıkoymaya karar verdi, ona ikinci dereceden Bey ünvanı verdiler ve bu kasabadaki Ch’ing komutanın yardımcılığına atadılar.16 Ubeydullah Han’ın Komul’daki önde gelen 15 diğer görevlisi Sudjou’da değişik konumlara atandı.17 Her şey Ch’ing yönetiminin Komul valisini onore ettiği şeklinde görünüyordu, ancak gerçekte Ubeydullah’ın oğlu ve adamları Çin’de rehin tutulmaktaydı.
1696’da Ubeydullah, Oryatlara karşı yardımını almak için, Gan-su bölgesinin batı kısmında Jiayuiguam cephesinin başında olan Ch’ing fudutung (yardımcı komutan) Ananda’ya yaklaştı. General Ananda askerleriyle Komul’a girmek içim Ch’ing sarayının onayını istedi, ancak Ch’ing yönetimi bir tabur oluşturmak üzere Komul’a sadece bir temsilci gönderdi.18
1700’de Tsewang Rabtan, o sıralar Komul valisinin elinde bulunan Turfan bölgesini yeniden Galdan’ın oğluna kazandırmak için bir çok askeri harekata girişti. Toprakların geri verilmesi reddedilince Oyratlar Turfan bölgesine girdiler.19 1712’de Tsewang Rabtan ülkedeki konumunu oldukça güçlendirmişti ve üzerlerinde kontrol kurmak amacıyla Doğu Türkistan’a karşı mücadelede bir adım daha ileri gitti.
Devrim öncesi kadar, Sovyet ve yabancı literatürde, Doğu Türkistan’ın 1678-1680 yılları gibi erken bir tarihte Zungarya Hanlığı’na bağlandığı ve yıllık
100,000 tanga vergi ödediği şeklinde bir görüş bulunmaktadır.20 Ancak, diğer bazı verilere göre, Yarkent hanlığı Zungarya kontrolüne ancak, Galdan’ın oğullarından birinin 1720’ye kadar yöneteceği Yarkent’e vali olarak atandığı 1713’te girdi. Oyrat hükümranlığına karşı hareketlerin hız kazanması yüzünden Yarkent Hanlığı’nı yönetmekte güçlüğe düşen Zungarya Hanlığı, Doğu Türkistan hocaları ile anlaştı. Doğu Türkistan’ın yönetimini ise her yıl haraç vermeleri karşılığında “karatepe hocaları” ailesine bıraktı.
Yarkent Hanlığı üzerindeki kontrollerini garantiye aldıktan sonra Zungarya Hanı, Zungarya’nın güneydoğu sınırlarındaki Ch’ing ordularına karşı askeri harekata geçti. 1715’te Tsewang Rabtan Komul’a 2,000 kişiden oluşan bir askerî birlik gönderdi. Çin kaynaklarına göre, o sırada burada Komul valisinin yerel ordusunun yanı sıra 200 Ch’ing askeri de bulunmaktaydı.21 Tsewang Rabtan tarafından yürütülen askeri harekat Komul’un tamamen Oyratlar’ın egemenliğine girmesi ve Ch’ing garnizonunun yok edilmesiyle sonuçlandı. Ch’ing yönetimine dönecek olursak, Komul’a Çin’in batı bölgelerinden asker getirmeye ve Turfan’ı işgal etmek üzere durumlarını pekiştirmeye çalışıyorlardı.
Başta Sian Komutanı Si Djou olmak üzere, Ch’ing generallerinin anlayışı, Turfan’ın işgalinin Tsewang Rabtan’a karşı ortak mücadele vermek üzere Ch’ing komutanların Kazaklar ve Kırgızlarla temas kurmasına fırsat vereceği şeklindeydi. Ancak, Ch’ing orduları Turfan’ı ele geçiremedikleri gibi Komul’u ellerinde tutmakta da başarısız oldular.22
Komul ve Turfan yenilgilerinden sonra, Ch’ing saray çevreleri İmparatora Oyrat Hanlığı’na karşı daha fazla askerî hazırlık yapmaması konusunda fikir verdiler. Bir Çin kaynağı şunu demektedir: “Bugünlerde Batı bölgesinin Müslüman ve Moğolları zayıfladı. Bu bölge kolayca işgal edilebilir… Ancak, ancak bu şimdilik yapılmamalı çünkü bunlar (Doğu Türkistanlılar - A.Kh.) (Zungarya Hanlığı’nın - A. Kh.) patronaj altındalar.23
1717’de Ch’ing devlet adamlarından biri şu itirafta bulunuyordu: “Şayet büyük bir ordu gönderip Turfan’ı işgal edip yöneticilerinin bizim tarafımıza geçmesini sağlasaydık, hatta Komul ve yakınındaki bölgeleri devletimizin arasına katsaydık bile hâlâ bu bölgeleri elimizde tutmakta başarısız olacaktık.”24
18. yüzyılın ikinci on yılında, ülke içindeki konumunu tamamen güçlendirdikten sonra Tsewang Rabtan, Ch’ing yönetiminden 1690-1697 yılları arasında işgal ettikleri Halha’daki toprakları geri vermelerini istedi. Ch’ing yönetimi Oryat liderinin bu isteğini karşılamayı reddetti. Böylece Zungarya Hanlığı ile Ch’ing İmparatorluğu arasında savaş kaçınılmaz oldu ve her iki taraf da hazırlıklara başladı. 25
Zungarya Hanı, 1717’de, Tibet’te alevlenen iç siyasî çatışmaları fırsat bilerek, bu ülkeyi boyunduruğuna aldı.26
1720’de, Zungarya Hanlığı’na karşı mücadelesinde Tibet otoritelerine yardım veriyor bahanesi altında Ch’ingler Tibet’e iki bölükten oluşan dev bir ordu gönderdiler. Haearbi tarafından komuta edilen bölüklerden biri Tibet’e Sichuan bölgesi üzerinden giderken, general Yan-sing tarafından komuta edilen diğer bölük Ch’ing-hai üzerinde yol alıyordu. Ch’ing yönetimi ayrıca Halha prenslerini ve bunların ordularını da Tibet’e göndertti. Bunun yanı sıra, Ch’ingler Tibetli feodal ağalara27 çağrıda bulunarak Oyratlara karşı savaşmalarını istedi. Üç yıl süren inatçı bir savaştan sonra Ch’ingler Oyratları Tibet’ten atmayı başardılar.
Bir taraftan Tibet’e yönelik saldırılarını sürdürürken diğer taraftan Ch’ingler Doğu Türkistan’a ordularını gönderdiler. 1720’de, esasında Yarkent’ten bağımsız olan Komul ve Turfan yöneticileri karşılıklı ihtilafa düştüler. Liderliği Emin Hoca tarafından yapılan bir grup yerel feodal ağa Oyratlar’dan bağımsızlıklarını kazanmak için Mançuryalı Çinlilerin yardımını kullanmanın gerekliliğine inanırken, Açiz Hoca’nın liderliğindeki diğer bir grup Zungarya Hanlığı’nın boyunduruğunu kabul etti28 ve Ch’ing ordularına karşı harekete geçmeyi talep ettiler. Ch’ingler Komul ve Turfan feodal ağaları arasındaki mücadelenin sağladığı avantajı kullandılar ve buraya ordularını göndermeyi kararlaştırdılar. 13 Ağustos 1720’de, Alan komutasındaki Ch’ing orduları Komul’dan Pichang’a (Turfan’ın doğusunda) kadar bunu gerçekleştirdi. Burada yerel halkın güçlü direnişiyle karşılaştılar. Ancak, Oyratlara karşı mücadelelerinde Ch’inglerin yardımını alabilme umuduyla yerel feodal ağalardan bir kısmının Mançuryalı Çinlilerin yanında yer alması yüzünden, bu direniş kısa süre içinde tamamen kırıldı. Pichan’ın ele geçirilmesinden bir haftalık süre geçmeden Ch’ing orduları Turfan’ı da işgal ettiler.29 Ch’inglere karşı olan Açiz Hoca liderliğindeki Turfan vatandaşlarının bir kısmı, Mançuryalı Çinli askerlerin baskılarından kaçmak için memleketlerini terk ederek Aksu ve Uçturfan’a30 göç ettiler.
1721 yılından başlayarak Zungarya Hanı Tsewang Rabtan, Turfan bölgesine yönelik, karşı askerî saldırılarda bulunmuş31 ve bu kararlı saldırılar yıllar boyu sürmüştür. Zungarya’nın doğu kesiminde Ch’ing ordularını bir çok kez yenilgiye uğratmasının ardından, Tsewang Rantan, 1726 yılında Ch’ing yönetiminden Turfan ve Komul’un yanı sıra Halha savaşı sırasında Oyratlar’dan aldıkları toprakları geri vermelerini istedi.32 Aynı zamanda, Halha nüfusunun Ch’inglere karşı duygularından faydalanarak Ch’ing hükümranlığını devirmek için Halha-Moğollarını harekete geçirmeye çalışmıştır.
Ch’ing hükümeti Rusların yardımıyla Tsewang Rabtan üzerinde bir çeşit caydırıcı diplomatik baskı kurmayı amaçlamış, ancak Ruslar Ch’ing sarayına yardımı reddederek tarafsız bir pozisyonda kalmıştır.33
Tsewang Rabtan 1727’de öldü ve Zungarya Hanlığı babasının politikalarını harfi harfine takip eden oğlu Galdan Tsering’e geçti ve Büyük Moğol İmparatorluğu’nu ihya etme fikrini reddetmedi. Ancak iktidara onun gelmesiyle birlikte Oyrat devlet eliti arasındaki karşılıklı husumet yeniden alevlendi.
Ch’ing yönetimi 1729’da büyük askeri güçlerini batı sınırlarına çekmeye başladı. Kuzey Halha üzerinden, Zungarya Han’ın karargâhının yerleştiği İli vadisine büyük bir ordu gönderdi.34 Ch’ing sarayı Tsewang Rabtan’ın ölümünden sonra artan iç çekişmelerden faydalanarak, iki taraftan birden Oyratlara aniden saldırarak devletlerini tamamen ortadan kaldırmaya niyetlendi. Ancak, Ch’ing or
dusunun İli vadisine yönelen kollarından biri Oyrat orduları tarafından Kobdo kasabası yakınlarında yenilgiye uğratıldı. Bu yenilgiden sonra Ch’ingler, ana kuvvetlerini Zungarya Hanlığı’nın doğu sınırlarına çektiler ve başarısız olmalarına rağmen inatla Oyratlara karşı 4 yıl boyunca savaştılar. Oyrat orduları Mançuryalı Çinli işgalcileri Turfan ve Barkul bölgelerinden atmayı başardı.35
Ch’ingler Turfan’ı terk ederken Emin Hoca’yı, onun ailesini ve Gua-djou (bugünkü Gan-su bölgesinin An-si kesimi) yakınlarında yaşayan ve sayıları 10.000’i bulan (kadın ve çocuklar dahil) adamlarını beraberlerinde götürdüler.36 Ch’inglerin daha sonra Oyrat Devleti’ni yıkmalarının akabinde, Emin Hoca ve adamları/halkı memleketlerine geri getirildi ve Mançuryalı Çinliler tarafından, Amursan’ın liderliğinde Oyrat halkının başını çektiği Ch’ing karşıtı hareketlere karşı ve ayrıca Doğu Türkistan’ın ele geçirilmesinde kullanıldılar.
Galdan Tserin başarılarını pekiştirmek için Halha’ya yönelik askerî saldırılarını devam ettirdi. Yerel halkın da desteğiyle Oyrat ordusu 1730’da Halha’nın kuzey kısmını ele geçirdi.37 1731’de Ch’ing yönetimi Rus desteğini sağlamak için yeniden harekete geçti ve onlara Zungarya topraklarını paylaşma önerisinde bulundu.38 Rus yönetimi Ch’ing Çin’i tarafından yapılan bu öneriyi bir kez daha reddetti.
Ch’ing yönetimi 1732’de Halha’ya büyük bir ordu getirerek Zungarya Hanlığı’na karşı yeni bir saldırı başlattı. Mançurya Çinlilerinin orduları bir çok savaşta Oyratları yenilgiye uğratmayı başardı ve Halha’dan attı. Ancak, Çin’in kendi topraklarında bile Ch’ing karşıtı güçlü hareketler yüzünden, Mançuryalı İmparator seferinin nihaî zafere ulaşacağından emin olamadığından, Zungarya Hanlığı ile barış yapmaya hazırdı.
Halha’da yenilen Galdann Tsering, Ch’ing yönetimine bir barış önerisinde bulundu. Ch’ing sarayı teklifi hemen kabul etti, ancak bir anlaşma için hiç acele etmedi. Zungarya Hanlığı ile Ch’ing yönetimi arasındaki barış görüşmeleri 1739’a kadar devam etti. Bu zaman zarfında, Ch’ing yönetimi hiçbir varlık gösteremedikleri Doğu Türkistan’a nüfuz edebilmek için Zungarya’nın güneydoğusuna yönelik saldırıya geçtiler. Daha sonra, bütün güçlerini seferber eden Mançuryalı Çinlilerin komutanları, Zungarya Hanlığı’na karşı daha ileri askerî harekatlar için stratejik açıdan aşırı öneme sahip olduğunu düşündükleri Barkul’u ele geçirmeye çalıştılar. 1735’te Ch’ing yönetimi Çin’den Barkul’a büyük bir ordu göndererek39 Komul ve Barkul bölgelerinin sınırında pek çok askerî harekatta bulundu, ancak başarılı olamadı.
Ch’ing ordularının Turfan ve Barkul’daki hezimetleri Ch’ing hükümetini Zungarya’da güçlü bir Oyrat Devlet’i var olduğu müddetçe Doğu Türkistan’ı ele geçirmelerinin mümkün olmadığına ikna etti. Ch’ing İmparatoru Chien-lung (esas ismi Hung-Lee idi)1735’te, Ch’ing ordularının bu bölgede 1720-1735 yılları arasındaki savaşları neden kaybettiğini analiz edip, Yarkent Hanlığı’nı işgal etmeye yönelik daha ileri eylemler geliştirerek, komutanına şu emri gönderdi:
“Geçmişte, Zungaryalılar her yıl ordularını (Doğu Türkistan’a) göndererek, Müslümanlara saldırıyorlar ve onları İli’nin (Zungarya - A. Kh.) Müslüman bölgesine yakınlığı sayesinde boyunduruklarına alıyorlardı. Eğer biz de böyle bir amaca (Yarkent Hanlığı’nı boyunduruğa almak - A.Kh.) ulaşmak istiyorsak, o zaman Barkul üzerinden Müslüman bölgesine asker göndermeliyiz ve onlara yiyecek temin etmeliyiz. Aksi halde, Müslümanları boyunduruğumuza almamıza rağmen ordularımızı topraklarında tutmamız bizim için çok güç olacaktır.”40
Kendilerini geçici olarak Barkul’u işgal etmekten alı koyan Ch’ing yönetimi, sadece Komul bölgesinde pozisyonunu pekiştirmeye karar verdi. 11,000’den fazla asker yığdıktan sonra 1736 yılında, Xing-Xing-Xia (Gan-su bölgesinin batısında)’dan başlamak üzere Sanbao (Komul’un batısı)’ya kadar kilit noktalarını ele geçirdiler.41 Bu eylemlerle, Ch’ingler bir taraftan Zungarya Hanlığı’na karşı daha ileri bir askerî harekat sırasında kullanabilecekleri bir köprü kurmuş oldular, diğer taraftan da Oyratları Ch’ing saldırganlığına karşı ortak mücadele etmek için Tibet ile temas kurmalarını engellemiş oldular.
Barkul bölgesinde Mançuryalı Çinlilerin ordularının başarısız olmalarını müteakiben 1739’da Ch’ingler nihayet Zungarya Hanlığı ile bir barış anlaşması imzalamakta anlaştılar. Bu anlaşmaya göre, Moğol Altay’ı ve Ubsa-nor gölü Ch’ing İmparatorluğu ile Oyrat Devleti arasında sınır teşkil edecekti. Oyratlar Zungarya Hanlığı’nın kuzeydoğusunda topraklarının bir kısmını kaybediyordu.42
Zungarya ile bir barış anlaşması imzalayarak Ch’ingler sadece kısa bir süre için Hanlığa karşı açık askerî saldırıları durdurdu ve yeni bir saldırı başlatmak için uygun anın gelmesini bekledi.
Oyrat Hanı Galdan Tsering geride üç erkek evlat bırakarak 1745te öldü. Hanlık tahtını ortanca oğluna bırakması, her biri farklı feodal saray grupları tarafından desteklenen oğulları arasında bir çatışmanın çıkmasına sebep oldu. Oyrat Devleti’nin tepesindeki kıran kırana iç siyasî mücadele, önceki hanın ailesiyle oldukça uzaktan akraba olan Dawachi’nin 1753’te yönetici olmasına sebep oldu.43
Dawachi’nin iktidar için mücadelesi, Tarabagatay’daki aile mülkü Dawachi’ninkine komşu ve aynı zamanda büyük bir Oyrat feodal ağası olan Amursana tarafından desteklendi. Ancak, Dawachi tahta oturduktan sonra bunlar arasında da bir çatışma çıktı ve Amursana’nın yenilgisi ve Ch’ing İmparatorluğu’nun mülküne kaçtı.
1745-1753 yılları arasında Zungarya’daki olayların gelişimini yakından takip eden Ch’ing yönetim çevreleri, Oyrat feodal ağalarının kendi aralarındaki iç siyasî mücadelesinden yaralanmakta geç kalmadı. 1750’de Dawachi’den memnun olmayan Oyrat toplumunun değişik tabakalarından insanlar Halha’ya (Moğolistan) göç etmeye başladıklarında,44 Ch’ing yönetimi sığınma ve Dawachi’ye karşı mücadelelerinde destek talebinde bulunan Oyrat feodal ağalarının temsilcilerini özellikle onore ederek kabul etti.45 Ayrıca, yönetim sahte kimlikler, rüşvet ve şantaj yoluyla engellenemeyen sınır geçişleri düzenleyerek Zungarya’dan
Halha’ya göç eden Oyratların sayısını artırdı. Bunun yanı sıra, yönetim Oyratlara ve yöneticileri Dawachi’ye karşı kullanmak üzere, Oyrat mültecilerden müteşekkil taburlar kurdu.
Ch’ing yetkililer arasında, Ch’ing imparatorunun vassal hükûmeti olarak Amursana’yı Oyrat Hanlığı tahtına oturtmanın taraftarları olmasına rağmen, İmparator Chien-lung, Zungarya’nın işgalinden sonra Oyratları küçük prensliklere bölme bunlardan birine vali olarak da Amursana’yı atamaya karar verdi.46 Fakat bu karar, Chien-lung’un Zungarya tahtını elde etmesine yardımcı olmaya söz verdiği, baş komutan yardımcılığı görevi verdiği ve Ch’ingwang (birinci dereceden prens)47 olarak danıştığı Amursana’dan gizli tutuldu. Ch’inglerin tarafında yer alan diğer pek çok Oyrat feodal ağa,48 Ch’ing ordusunun öncü birliklerine komutan olarak atandı.49
1755 Mart’ında, tam bir hazırlıktan sonra Ch’ingler 50,000 askerden oluşan ordularını iki koldan Zungarya’ya gönderdiler.50 Bu ordular Çin ile Oyrat sınırları boyunca konuşlandı. Mançuryalı general Ban Di tarafından komuta edilen bir kol Uliasutay’dan İli Vadisi’ne doğru hareket etti ve Zungarya’yı kuzeyden geçti, diğer kol ise Shen-si ve Gan-su bölgelerinin genel valisi Yung Chang tarafından komuta edilmekteydi ve birinci kolla birleşmek üzere Komul bölgesi, Barkul ve Urumçi üzerinden hareket ediyordu.51 Dawachi’ye düşmanlık besleyen Oyrat feodal ağalarının bir temsilcisi olan Zaysan Salar Yung Chang’ın yardımcılığına atandı.
Bu iki ordunun haricinde, Ch’inler Amursana ve Zaysan Salar’ın 3,000 kişiden oluşan ordularını da gönderdiler.52 Sefer sırasında, sayesinde Mançuryalı Çinlilerin her iki ordusu da Oyratların önemli sayılacak herhangi bir direnişiyle karşılaşmadı.53 Amusana ve Zaysan Salar’ı Ch’ing ordularının başında gören Dawachi’nin birçok komutanı saf değiştirdi. Feodal ağaların yükünden yorgun düşen Zungarya halkının çalışan kitleleri Dawachi ile Amursana arasındaki mücadeleye kayıtsız kaldılar. Sıradan Oyratlar için, Zungarya Hanlığı tahtına kim oturursa otursun fark etmiyordu. Ancak, hiç kimse Ch’ing yönetiminin Oyrat feodal ağaların bazı temsilcilerinin yardımıyla Zungarya Hanlığı’nı yıkıp, Oyrat milletinin yüzyıllar önce kurdukları kıymetli devletlerini tarihten sileceğini ve ulusal bağımsızlıklarına tecavüz edeceklerini düşünemiyordu bile.
1755 Haziran’ında, Ch’ing ordusunun kuzey ve güney kolları Bortala Nehri Vadisi’nde (İli vadisinin kuzeyinde) saflarını birleştirdi ve İli vadisine doğru yola çıktılar.54 Bu sıralarda, Dawachi, Ch’ing yönetimini tanımaya ve barış yapmaya hazır olduğunu bildirmek üzere oğlunun başkanlık ettiği bir heyeti Pekin’e göndermişti.55 Düşmanın tamamen yok edilmesine uğraşan Ch’ing sarayı Dawachi’nin teklifini reddetti.
Bu sırada, Ch’ing ordusunun Amursana tarafından komuta edilen öncü birliği Dawachi’nin ordularının direnişini tenkil ederek batıdan İli’ye saldırdı. Ba
ogasanshan dağlık bölgesinde (İli’nin kuzeybatısında), kendi saflarına geçen Dawachi’nin komutanlarından Ayuyxi’nin ordusunun da desteğiyle Amursana, Dawachi’nin kampına ani bir gece baskını düzenleyerek ordusunun flamasını çaldı.56 Sonuç olarak, Dawachi’nin kampı paniğe kapıldı. Dawachi, yanında küçük bir tabur olduğu halde babası tarafından eğitilen Hoca Bey (Şerafeddin Hoca) tarafından yönetilen Aksu ve Uçturfan’a hareket etti. Bütün beklentilere karşın Hoca Bey Amursana ve Burhanuddin Hoca’nın telkinlerine uyarak Dawachi’yi tutsak aldı ve işgalcilere teslim etti.
Amursana, 14 Mayıs 1755 günü Dawachi’nin taburunu Tekes nehri mahâllinde darmadağın etti.57 Dawachi kaçmayı başardı ancak Uçturfan’da yerel yönetici Hodis (Sabik Hoca) tarafından yakalandı ve Ch’ing komutana teslim edildi, daha sonra da Pekin’e teslim edildi.58
Dawachi’nin hezimetinden sonra, Ch’ing orduları İli vadisini ele geçirdi ve Zungarya Hanlığı’nın varlığına son verdi. 1755 yazının sonlarında, değişik Oyrat birliklerinin direnişini bastıran Mançuryalı Çinli ordular bütün Zungarya’yı işgal ettiler. Bütün beklentilerin aksine Ch’ing yönetimi Amursana’yı Oyrat Hanı olarak atamadı. Eskiden olduğu gibi Zungarya’daki Ch’ing ordusunun komutan yardımcılığını sürdürdü. Ch’inglerin plânında Çin’in vassalı olarak bile bir Oyrat Devleti’ni devam ettirmek yoktu.
Ch’ingler Zungarya’da kendi askerî ve idarî sistemlerini ilân ettiler. Bu bölgeye İmparatorun genel valisi olarak general Ban Di atandı ve malikanesini İli’ye kurdu (Çin kaynaklarına göre, Ch’ing valisi İli-tsiang-tsyun, yani İli Başkomutanı olarak adlandırılmaktaydı). Ban Di’ye yardımcı olarak can-tsan-dachen (Baş yönetici) Ao Zhun-an atandı.59 Her ikisi de Mançuryalıydı.60
Oyrat halkını daha da zayıflatmak için Ch’ing işgalciler Zungarya nüfusunu Derbet, Hoshot, Hoyt ve Choros olmak üzere dört yerleşim bölgesine ayırdılar. İlk iki yerleşim bölgesi eskiden Derbet ve Hoshot klanlarına mensup olanları, diğerleri ise birkaç Oyrat klanını kapsamaktaydı. Ch’ingler tarafından bu yerleşim bölgelerine yönetici olarak sadece sangshensler (gönüllü olarak Ch’inglerin tarafında yer alan Oyratlar)61 atandı.
Askerî ve idarî önlemlerin tamamlanmasından sonra Ch’ing yönetimi Zungarya’daki ordusunun büyük bölümünü Çin’e geri götürdü. Oyratların kontrolünü sağlamak üzere kasabalara ve stratejik öneme sahip bölgelere yerleştirdikleri birlikleriyle nispeten küçük bir ordu bıraktılar. Özellikle, Tsiang-tsiung’un karargâhının yerleştiği İli’de Ch’ing yönetimi geride 500 kişiden oluşan bir garnizon bıraktı (bunların çoğunluğu Ch’in otoritesine sadık Oyratlardan oluşmaktaydı).62
Çok meşhur bir Rus Moğolojist olan, Zungarya Hanlığı tarihi üzerine temel ilmî eserin yazarı olan I. Ya. Zlatkin’e göre, Ch’ing ordusunun büyük bir bölümünün derhal Zungarya’dan Çin’e geri dönmesinin sebebi, böylesine büyük bir ordunun Çin’den böylesine uzak bir yerde tutulmasının sebep olduğu korkunç masraflardı.63
Ancak, diğer bazı sebepler de yok değildi. Ch’ingler, Oyratlar arasındaki otokrasiyi yok ettikten ve devletlerini tasfiye ettikten sonra onları ilelebet boyunduruklarında bulundurabileceklerinden emindiler. Ch’ing yöneticiler şundan da emindi ki; Han’ın tahtına Doğu Türkistanlı feodal ağaların uygun bir temsilcisini koyarak Yarkent Hanlığı’nı da barışçıl bir şekilde boyunduruklarına
almak mümkündü, çünkü bu hanlık daha önce artık var olmayan Oyrat Devleti’nin boyunduruğundaydı.
Yukarıda söylediklerimizin yanında, Ch’ing sarayı Amursana’yı etkisiz kılmak için onu Pekin’e davet etmeye ve tutuklamaya karar verdi. Başkente gelmeyi reddetmesi durumunda, cezasının derhal oracıkta verilmesi düşünülmekteydi. Ancak, müttefiklerinin korkunç niyetlerinin farkında olmayan Amursana İmparator’un sarayına gelmeyi kabul etti. Yolu yarılamışken Ch’ing sarayının plânlarını öğrendi ve memleketi Tarbagatay’a (Zungarya’nın kuzeybatısı) kaçtı.
Ch’ing yönetiminin beklentilerinin aksine, 25 Eylül 1755’te Amursana liderliğindeki Oyrat feodal ağaları Zungarya’daki Ch’ing yönetimini devirmek ve bağımsız bir Oyrat Devleti’ni ihya etmek için bir isyan başlattılar. 28 Eylül’de İli merkezli Ch’ing garnizonunu tam bir yenilgiye uğratan isyancılar şehri ele geçirdiler. Ch’ing generali Ban Di ve yardımcısı Ao Zhun-an intihar etti.64
1755 sonlarında İli’deki Ch’ing otoritelerini devirdikten sonra Amursana kendisini Zungarya Devleti’nin yeniden ihya edildiğini sembolize eden Oyrat Hanı olarak ilân etti. Fakat hanlığı uzun sürmedi.
Ch’ing yönetimi, 1756 Mart’ında, Zungarya’ya bir kez daha Amursana’nın karşı koyamadığı dev bir ordu gönderdi. Yenilen Amursana Kazakistan topraklarına kaçtı. Mançuryalı Çinli işgalciler Oyratlara çok sert davranarak intikam aldılar ve bu şiddet netice olarak sadece Zungarya’nın çalışan nüfusunun değil, daha bir yıl öncesine kadar Ch’ing yönetimini destekleyen Oyrat feodal ağalarının çoğunun da direnişine sebep oldu. Ülkede yaygın bir Ch’ing karşıtı hareket vardı.65
İmparator Chien-lung ordularına Oyrat nüfusunun kökünün tamamen kazınması emrini verdi. Çinli Gomindan tarihçi Hung Dichen’e göre, “Oyrat ulus-yerleşimlerinin çoğu teslim olmak istemediler (Ch’ing otoritelerine - A.Kh.) ve birbiri ardına isyanlar başlattılar. Gaddarlaşan Ch’ing sarayı tsiang-tsiung Chao Huey ve diğer komutanlarına on binlerce insandan oluşan bir orduyla Oyratları takip ederek ortadan kaldırmaları emrini verdi.”66
Amursana derhal anavatanına döndü ve Ch’inglere karşı ayrı ayrı mücadele veren Oyrat isyancı gruplarını kendi komutasına alarak birleştirdi. 1757 bahar ve yazında bir çok savaşta Ch’ing işgalcileri bozguna uğrattı ancak işgalcileri tamamen mağlup edemediler. İsyancı gruplar Ch’ing ordularına göre askerî kabiliyet ve silahlanma açısından son derece zayıftı. Sonbaharda Amursana tam bir yenilgiye uğradıktan sonra Rus topraklarına kaçmak zorunda kaldı, kısa sürede burada hastalandı ve öldü.
Mançuryalı Çinli işgalciler Zungaryalı Oyratları tek tek yok etmeye başladılar. Bir Çinli tarihçiye göre, “Bu sefer Ch’ingler zaferlerini en vahşi yollarla kazandılar ve hemen hemen bütün Zungarya nüfusunu yok ettiler. En müreffeh döneminde Zungarya’nın nüfusu 600, 000’den fazlaydı. Yenilgiden sonra bunların 4 / 10’u salgın hastalıklardan öldü, 3/10 ise yok edildi, hayatta kalanlar ise Ka
zak ve Rus topraklarına kaçtılar.”67 I. Ya. Zlatking şunu iddia ediyor, “Tasvir edildiği dönemlerde en az 600,000 kişilik bir nüfustan oluşan bir milletken Rusya’ya kaçarak hayatta kalan sadece 30,000 - 40,000 kişiydi.”68 Ch’ing işgalciler tarafından Zungarya’da uygulanan vahşetten Tayvanlı tarihçi Liu Itang da bahsetmektedir, “600.000’den fazla nüfuslarıyla Oyrat ailelerin sayısı 200.000’den fazlaydı. Bunların 4/10’u salgın hastalıklardan dolayı öldü, 3/10’u öldürüldü, 2/10’u ülkeyi terk etti ve yaklaşık 1/10’u hayatta kalmayı başardı. Bu gerçekten vahşicedir.”69
Zungarya’nın hemen hemen bütün yerli nüfusunu yok ettikten sonra, Ch’ing işgalciler buraya Çin, Mançurya ve Moğolistan’dan getirdikleri Mançuryalılar, Moğollar, Dunganlar ve Çinlileri70 yerleştirmeye başladılar, askerî yerleşimler, kaleler ve surlar inşa ettiler, kilit bölgelere garnizon kurdular. Geriye kalan az miktardaki Oyrat nüfusa ise Tarbagatay bölgesinde otlak alanları verildi.
Zungarya’yı işgal ettikten sonra Ch’ing yönetimi burada kendi askerî idare sistemlerini ilân ettiler. Mançuryalı tsiang-tsaiun’u genel malikanesi İli’de olacak şekilde bu bölgeye vali olarak atadılar Genel valiye, her birinin maiyetinde bir kaç lin-duy dachen (Mançurya garnizonlarının komutanları) bulunan üç tane can-tsan (şef yönetici) yardımcı olarak tahsis edildi. Bu sefer Ch’ing otoriteler hiç bir Oyrat’a idarede görev vermediler.
Zungarya’daki durumlarını güçlendirdikten sonra Ch’ingler Doğu Türkistan’ı ele geçirmeye çalıştılar. “Barbarları barbarların kendi eleriyle bastırmak”, büyük masraflardan kaçınmak gibi Çin İmparatorlarının geleneksel politikalarını izleyen Mançuryalı Çinliler, Ch’inglere teslim olmayı reddeden Doğu Türkistan yönetimine karşı muhalif “beyaz tepe hocaları”nın temsilcilerini kullanmaya karar verdiler.
1720’den 1755’e kadar Doğu Türkistan’da iktidar Zungarya Han’ının patronajı altında bulunan “kara tepe hocaları”nın temsilcisi Danyal Hoca’nın ellerindeydi.
Bir diğer Oyrat yönetici olan Galdan Tsering, ademi merkezileştirme yöntemiyle Yarkent hanlığını zayıflatmak için, Danyal Hoca’nın oğullarını değişik Kaşgar şehirlerine vali olarak atadı. Büyük oğlu Cihan Hoca Yarken valisi olarak atandı, ikinci oğlu Yusuf Hoca Kaşgar valisi, üçüncü oğlu Eyüp Hoca Aksu valisi ve en küçük oğlu Abdullah Hoca da Hotan valisi olarak atandı. Danyal Hoca ailesine düşman olan Affak hoca klanının temsilcileri Galdan tsering tarafından İli’de kontrol altında tutulmaktaydı.
18. yüzyıl ortalarında Zungarya Hanlığı’nda yaşanan iç siyasî çekişmelerden yararlanan o sıralarda bütün Yarkent Hanlığı’nın yöneticisi durumunda olan Yusuf Hoca, Zungarya Hanlığı’ndan bağımsızlığını ilân etti ve ordusunu güçlendirmeye başladı. Oyrat hükümranlığına karşı mücadele için Kaşgar halkını seferber ederek, aynı zamanda Orta Asya’dan Kokand ve Hive Hanlıklarından yardım istedi. Yusuf Hoca tarafından takip edilen politikalara sadece Kaşgar’ın geniş halk kitlelerinin değil, ülkenin yönetici sınıfının büyük kısmının da desteği vardı.71 Ancak, 1754 sonunda ölmesi onun bu misyonunu tamamlamasını engelledi.72
Yusuf Hoca’nın politikaları, hanedanı destekleyen “kara tepe sakinleri” ile iki hoca grubuna da bağlı olmayan Uygur feodal ağalarının farklı grupları arasın
daki karmaşık iç siyasî çekişmeler altında, oğlu Abdullah Hoca (Padişah Hoca) tarafından devam ettirildi.
Ch’ing ordularının Zungarya’yı ele geçirdiği zaman, “beyaz tepe hocaları” klanının üyeleri - Hoca kardeşler Burhaneddin Hoca ve Cihan (Cihangir Hoca, Han Hoca, Hotsichan) Oyrat hanının gözetiminde İli’de bulunmaktaydı.
Ch’ing yönetimi, bu iki “beyaz tepe hocası”nı Doğu Türkistan’ı boyundurukları altına alma amaçları için uygun birer araç olarak gördüler.
Ch’ing orduları İli vadisini ele geçirdikten sonra Mançuryalı Çinli komutan, Burhaneddin Hoca’yı rakibi Yarkent hanı Cihan Hoca’ya karşı mücadeleyi örgütlemesi için Kaşgar’a gönderdi.
Ch’ing generali Ban Di, Pekin’e gönderdiği raporda İmparator’a şunları yazmaktaydı, “Ben… Burhaneddin Hoca (Bolonidu) ve Han Hoca (Hotsichan)’yı kontrol ettim… Bunlara saygı gösteren Kaşgar Müslümanları temsilcileri, Yarkent ve Kaşgar halkları gerçekten var. Hocalar kendilerini Aksu’ya göndermemizi çok istiyorlar, böylece otoritelerini kullanarak Yarkent ve Kaşgar halklarını yanlarına çekebilecekler. Ben adamlarımla bu isteği tartıştım ve Müslümanların meylini kazanmak üzere Aksu’ya gitmek için ayrılmalarını emrettim.”73
Burhaneddin Hoca ve Han Hoca dönüşlerinde Ch’ing otoritelerinden yardım isteyerek, bu fırsatı Yarkent hanlığında iktidarı ele geçirmekte ve “beyaz tepe sakinleri”nin yönetimini ihya etmekte kullanmaya çalıştılar.74
1755’te Zungarya’daki Ch’ing ordularının komutanı Burhaneddin Hoca’yı Çinliler, Oyratlar ve Doğu Türkistanlılardan oluşan bir ordu ile birlikte Kaşgar’a gönderdi. Küçük kardeşi Cihan Hoca’yı “Müslüman nüfusun gözlemcisi”75 olarak atayarak İli’de rehin tuttular. Amursana’nın liderlik ettiği Ch’ing karşıtı hareket başladığında Burhaneddin Hoca da bu harekette yerini aldı. 1756 baharında bu hareketin ilk dalgası bastırıldı, bundan sonra cezalandırılmaktan korkan Cihan Hoca pek çok takipçisi ile birlikte Kaşgar’a kaçarak kardeşi Burhaneddin Hoca’ya katıldı.
Burhaneddin Hoca’nın Doğu Türkistan’a gelmesiyle, ayrı iki hoca fraksiyonuna bağlı Uygur feodal ağaları arasındaki karşılıklı husumet daha da yoğunlaştı, bu tam da Ch’ing yönetiminin istediği gibi Hanlığın savunma kabiliyetini zayıflattı.
Burhaneddin Hoca Kaşgar’a önemsiz küçük bir ordu ile gelmesine rağmen, bölgesindeki halkın büyük bölümünün desteğini aldı, özellikle de Kırgızların, böylece Yarkent hanlığının iktidardaki hanedanını (kara tepe hocaları) yenilgiye uğrattı ve iktidarı ele geçirdi.76
Yarkent Hanlığı’nda iktidarın “beyaz tepe hocaları” tarafından devralınması Ch’ing yönetimince Doğu Türkistan’ın “barışçıl teslimi” şeklinde duyuruldu.
Ch’ing imparatoru Zungarya’daki genel valisi Chao Huey’e emir vererek, Yarkent’in yeni yönetimine vereceği haracı empoze etmesi kadar yeni Yarkent yöneticisini onaylaması ve ödenecek miktarın tespiti için görüşmelerin Ch’ing ordu komutanı ile İli’de yapılmasını istedi.
1756 Kasım’ında Chien-lung’un Askerî Konseye verdiği emir şöyleydi, “Dün Shao Hueay’e emir verildi. Son zamanlarda Han Hoca (Hotsichan) samimi niyetlerle Pekin’e bir elçisini gönderdi. Emre göre, şayet o haracını öderse askerî güç kullanılmalıdır… Han Hoca, mevcut tsiang-tsiung ile bizzat kendisi görüşmek isterse ya da adamını askerî kampa gönderirse ödeyecekleri haracın şartları derhal belirlenmelidir. Chao Huey ve diğer ilgililer emre uygun olarak hareket etmelidir.”77 Ancak, Yarkent’te iktidarı ele geçiren Burhaneddin ve Han Hoca temsilcilerini Pekin’e gönderdiler.
“Beyaz tepe hocaları” tarafından Ch’inglere ödenecek haracın miktarını belirleyen Chao Huey, Hocaların temsilcileri karargâhlarına ulaşmadan çok önce kendi elçisi To Lun-tay’ı (Turuntay) haraçları toplamak üzere Doğu Türkistan’a gönderdi. Ancak, görev yerine getirilemedi ve elçi İli’ye geri döndü.78 1757 Nisan’ında bir İli tsiang-tsiung’u yardımcısı Amin-tu (Amin-dao)’yu komutasında 100 kişilik bir birlikle birlikte bir kaç bin kişilik Oyrat taburunu Kaşgar’a gönderdi.79 Kuçar’dayken onun adamları şehri yağmaladı ve kan gölüne çevirdi. Burhaneddin ve Cihan Hoca liderliğindeki yerel halk Ch’ing vergi toplayıcılarını ellerinde silahlarıyla karşıladılar; sonuç olarak, 2 Temmuz’da Amin-tu öldürüldü ve askerî birlikleri tamamen yok edildi.80
Ch’ing yönetimi itaat etmeyen Yarkentlileri ve “isyancı” olarak adlandırdıkları liderlerini şiddetli şekilde cezalandırmayı kararlaştırdı. Ancak, 1758 Mayıs’ında yönetim bu bölgeye asker göndermekte başarısız oldu, çünkü ordu Zungarya’daki cezalandırma operasyonlarına katılmıştı.
Burhaneddin Hoca ve Cihan Hoca, Mançurya Çinlilerine karşı gayretli bir şekilde savaş hazırlıklarına başladılar ve diğer Kaşgar şehirlerine de güç birliği yapma çağrısında bulundular.
Beyaz tepe hocalarının Doğu Türkistan’daki plânlarını yürütmek üzere körü körüne Ch’ing yönetiminin elinde maşaya dönüşmeyi red etmesinden sonra, Mançuryalı Çinlilerin orduları, Kuçar valisi Oduy (Avdey) ve oğlu Osman, Bay valisi Kaydamat ve oğlu Abdurrahman ve Hojisy Bey (Hodis, ya da Hotsisy ya da Şerafeddin Hoca, Uçturfan’ın önceki valisi Yusuf Bey) vesaire gibi diğer Doğu Türkistan feodal ağalarının desteğini almaya çalıştılar.
Bu feodal ağalar grubu Yarkent hanlığında iktidarı ele geçirmeye arzuluydu. Ch’ing yönetimi de uzun süredir bunların bu arzularının farkındaydı. Bir kaynağa göre, “Tsiang-tsiung Ban Di İmparator Chien-lung’un emirlerine uyarak Yarkent ve buraya bağlı kasabalarda iktidarı ele geçirmeleri için Hodis ve Burhaneddin Hoca’yı Kaşgar bölgesine gönderdi. Fakat Hodis gizlice Amursana’yı ziyaret etti ve Yarkent ve Kaşgar ele geçirildiğinde Doğu Türkistan’ın yöneticisi olması için kendisine yardım etmesini istedi.”81
“Kara tepe hocaları” hanedanının yönetimindeki yıllarda, Doğu Türkistan feodal ağaları Oyrat Hanları’nın yardımıyla bunlarla savaştı, halbuki Burhaneddin Hoca’nın “kara tepe sakinleri”yle savaştığı yıllarda bu ağalar “beyaz tepe ho
caları”nı desteklemişlerdi. Fakat, Burhaneddin Hoca Yarkent Hanlığı’nın yöneticisi olur olmaz bu feodal ağalar, beyaz tepe hocaları fraksiyonuna karşı mücadelede sırtlarını dayayabilecekleri yeni güçlerin arayışına giriştiler, böylece Zungarya’nın Ch’ing otoriteleri ile anlaşma noktasına geldiler.
Ch’ing orduları tarafından Doğu Türkistan’a yapılan askerî seferin şafağında, idareci hocalar hanedanına muhalif olan en meşhur yerel Uygur feodal ağası, Uçturfan’ın eski valisi olan Hodis idi. Burhaneddin Hoca’nın yönetimde olduğu dönemde, o ve oğulları Yarkent Hanlığı’nın bir çok şehrinde kilit mevkiler işgal etmişlerdi. Hodis’in kendisi de Hotan şehrinin hakim beyi-valisiydi. Oğlu Muzaffer Uçturfan ve diğer oğlu Abdüssettar Aksu da babalarınkine benzer pozisyonları işgal etmekteydiler ve Hodis’in kardeşi Abdul Bey de Yarkent şehrinin hakim beyi-valisiydi.
Ch’ing yönetimi, zamanında Zungarya Hanı Dawachi’yi Ch’ing yetkililere teslim ederek sadakatini göstermiş olan Hodis’e güvenmekteydi.
Bunlarla eş zamanlı olarak, Yarkent Hanlığı’nı zayıflatmak için Ch’ing otoriteleri Doğu Türkistan’ın Uygur ve Kırgız nüfusları arasındaki uyuşmazlıkları artırmanın hesaplarını yapmaktaydılar. Bu amaçla, işgalci Ch’ingler bazı Uygur feodal ağalar aracılığıyla Hojisy Bey ailesini Hoca kardeşlere karşı kışkırtmayı başardılar. Sonuç olarak Hojisy Bey Ch’inglerin safında yer aldı. Burhaneddin Hoca ve Cihan Hoca’nın liderlik ettiği Ch’ing karşıtı eylemler başladıktan hemen sonra, Zungarya’daki Ch’ing otoriteler Doğu Türkistan’daki Uygur ve Kırgız feodal ağalar arasındaki uzun süredir devam eden farklılıkları hesaplayarak, destek olmak bahanesiyle Kırgızlara yaklaştılar. Kırgızların önde gelenlerine, Ch’ing İmparatorunun ordularını Doğu Türkistan’a sadece “isyancıları, yani Hoca kardeşleri” cezalandırmak için gönderdiğini ve Kırgızlarla iyi komşuluk ilişkilerini devam ettirme niyetinde olduğunu söylediler.82
Ayrıca Ch’ing İmparatoru Chien-lung’un Doğu Türkistan’ın Kırgız liderlerine hitabında belli belirsiz bir tehdit de bulunmaktaydı:83 “Eğer sizin (Kırgızlar - A.Kh.) itaat etmeme gibi bir niyetiniz varsa bu sadece sizin sorununuz. Ancak bu durumda kendi başınıza kalacaksınız. Zungarya’da imparatorluğun sınırları içinde hareket etmez ve hareketlenirseniz, ordumuz sizi cezalandıracaktır”84
Ch’ing otoriteler Kaşgar Kırgızlarını Hocalardan ve Yarkent Hanlığı’nın Uygur nüfusundan izole etmeyi büyük ölçüde başardılar. Mançuryalı Çinlilerin Zungarya’da uyguladıkları vahşete şahit olan Kaşgar’lı Kırgız feodal ağaların Ch’ing İmparatorunun böylesine bir tehdidini görmezden gelme gibi bir şansları bulunmamaktaydı, bundan dolayı kendilerini güvenceye almanın bir yolunu bulmalıydılar. Kaşgar bölgesindeki bazı Kırgız feodal liderler Ch’ing yönetimi ile barışçıl ilişkiler kurmayı denemekteydi, hatta temsilcilerini Pekin’e gönderdiler, ancak bunu yapmakla birlikte, Kaşgar bölgesini işgal etmeleri durumunda Mançuryalı Çinlilere yardım edeceklerine dair herhangi bir mecburiyet altına girmediler. 85
Ch’ing otoritelerinin Hojisy Bey’in ailesini, ve Kaşgar bölgesindeki bazı Kırgız feodal ağalarını askerî harekatlarda istihdam etmeleri86 Doğu Türkistan’daki Ch’ing karşıtı birliği zayıflattı, Kırgızlarla bu bölgenin yerleşik nüfusu olan Uygurlar arasında ve hatta Uygur feodal ağalarının kendileri arasındaki tansiyonu artırdı.
1758 Haziran’ında, İmparator Chien-lung’un emriyle hazıklıklar tamamlandıktan sonra Mançuryalı general Yaerkhashan tarafından komuta edilen 10,000 kişilik bir Mançuryalı Çinli ordu Turfan’dan Kuçar’a doğru yürüyüşe geçti. Vali Oduy87 da Un’ing saflarına geçerek88 saldırgan orduya eşlik etmekteydi.
Ch’ing orduları, Kuçhar’da, Burhaneddin Hoca ve Cihan Hoca’nın ordusunun güçlü direnişiyle karşılaştı. Mançuryalı Çinli saldırganlar, üç ay boyunca kuşatma altında kalan Hoca ordusunun ancak yiyecekleri ve silahları tükendikten sonra Kuçar’ı terk etmeleri üzerine şehri ele geçirebildiler.89 Kuçar’dan sonra, Ch’ing orduları fazla savaşmak zorunda kalmaksızın Hojisy’in emriyle Cihan Hoca tarafından savunulduğu tahmin edilen Aksu ve Uçturfan şehirlerini de ele geçirdiler (30 Ekim 1758).90
Ch’ing işgalciler en güçlü direnişle 1758’in sonları ve 1759’un başlarında Yarkent’te karşılaştılar. Şehir halkı, Cihan Hoca’nın ordusuyla omuz omuza düşmana cesurca direndiler. Şehrin 3 ay süren bir kuşatılmasını müteakiben, Chao Huey liderliğindeki Ch’ing orduları yenilgiye uğratıldı. Çinliler tamamen yok olmaktan, ancak Cihan Hoca’nın yerel Kırgızlara karşı savaşmak üzere ordusunun bir kısmını Kaşgar’a sevk etmesiyle kaçabildiler. 1759 Mart’ında Mançuryalı Çinli ordular yeniden toparlanabilmek üzere Aksu’ya çekildiler.
1759’un yaz başlarında, yeni takviyelerle güçlenen işgalciler önce Hotan civarında kaybettikleri toprakları geri aldılar, ardından da yerel halkın desteğiyle Cihan Hoca’nın ordusu tarafından müdafaa edilen şehrin kendisini ele geçirdiler.91 Zungarya’daki Ch’ing otoriteler, 1759 yazında, Aksu’ya devasa bir ordu getirdiler, askerlerinin sayısı 30,000’i buldu ve iki yöne doğru yeni bir saldırı başlattılar. Burhaneddin Hoca’nın bölgesi olan Kaşgar’a doğru ve Yarkent’e doğru. Ch’ing ordularının yaz seferi bu şehirler ve çevresindeki bölgelerin işgaliyle sonuçlandı.92
Doğu Türkistanlıların kordinesiz taburları, Kaşgar’ın dağlık bölgelerinde, Mançuryalı Çinlilere karşı büyük direniş göstererek geriye çekilmek için zaman kazandılar. Ancak, 1759 yılı sonunda direnişleri sayıca mukayese edilemeyecek kadar aşırı büyük olan düşman güçlerince bastırıldı. Çoğu işgalciler tarafından hemen idam edilmek üzere 12.000’den fazla insan tutsak alındı.93 Aynı yılın sonunda Doğu Türkistan’dan Burhaneddin Hoca ve Han Hoca liderliğindeki 12.000 aile işgalcilerin baskısı altında topraklarını terk ederek Doğu Türkistan’dan kaçtılar. İki kardeş, yerel halk tarafından çok iyi karşılandıkları Badahşan’a gittiler, geriye kalan 9,000 aile ise Kokand’a göçtü.94 Ch’ing komutan, Badahşan valisi Sultan Şah’tan, hocaları teslim etmesini istedi, aksi durumda savaşla tehdit etti.95 Bir bilgiye göre, Sultan Şah, Hocaları öldürdü ve Cihan Hoca’nın kellesini Ch’inglere teslim etti.96 Başka bir bilgiye göre ise, Burhaneddin Hoca ve Cihan Hoca Ch’ing komutanın gönderdiği adamlar tarafından yakalandı ve Ch’ing otoritelere teslim edildi, bu otoriteler de kafalarını uçurmak suretiyle onları idam ettiler.97 Bu konuda yaptığımız araştırmalar, birinci bilginin tama
men temelsiz olduğunu, ikincisinin ise tam olarak doğruyu yansıtmadığını göstermiştir. Hoca kardeşler kimliği belirsiz kişilerce (katillerin Ch’ingler tarafından gönderildikleri tahmin edilmektedir.) öldürülmüşler ve Badahşan’a gömülmüşlerdir.
Büyük Hoca’nın gizlice yeniden gömülen cesedi Ch’ing istihbarat ajanları tarafından üç yıl sonra yani 1763’te bulunmuştur. Cihan Hoca’nın cesedi ise Ch’ing ordu komutanı tarafından gönderilen adamlar tarafından mezarından çıkarılmış ve parçalanarak Kaşgar’a götürülmüştür.
Ch’ing işgalciler, bu bölgeyi yönetme iddiasında bulunma ihtimallerini engellemek için Doğu Türkistan çapında “beyaz tepe hocaları”nın bütün ailelerini takip ederek yok etmişlerdir. İşgalciler, Buhara’da bir yerlerde ortadan kaybolmayı başaran Cihan Hoca’nın oğlu Sarımsak98 haricinde “beyaz tepe hocaları”nın bütün aile üyelerini yakalamayı başarmışlardır.99
İşgalci Ch’ingler sadece Hocaların ailelerini değil Kaşgar bölgesinin sivil halkını da vahşice cezalandırmıştır. Daha önce Ch’inglerin safında yer alan yerel feodal ağa Hojisy Bey, bütün akraba ve yakınlarıyla birlikte Pekin’e yerleşmişti. Hojisy Bey’i Yarkent tahtı üzerinde hak iddia edebileceklerden biri olarak gören Ch’ingler, onu, anavatanı ve halkından uzak tutarak, Doğu Türkistan’daki konumlarını garantiye almaya çalışmışlardır. Ancak, bağımsızlık ve özgürlük için yanıp tutuşan halkı durduramamışlardır. Daha henüz 1760 bahariyken, eski Yarkent’in vatandaşları, işgalcilere karşı bir mücadele başlattılar. Pekin, Doğu Türkistanlıların liderlik ettiği Ch’ing karşıtı mücadeleye dair rahatsız edici mesajlar almaya devam etti ve bu mücadele bir sonraki yüzyıl boyunca da durmaksızın sürdü.100
Zungarya ve Doğu Türkistan’ı işgal eden Ch’ing İmparatorluğu sınırlarını önemli ölçüde batıya doğru genişletti. Ch’ingler mineral kaynakları açısından zengin devasa bir bölgeyi topraklarına katmıştı.
Zungarya ve Doğu Türkistan’daki Ch’ing memurlar, Ch’ing otoritelerinin bu bölge halklarından aldığı gelirin önemli bir kısmını zimmetlerine geçirmekteydiler.
Çin resmî kaynakları, Zungarya ve Doğu Türkistan’daki Mançuryalı Çinli orduları101 bulundurmak ve yönetimi devam ettirmek için yıllık hazine harcamasının 333,400 gümüş liang miktarında olduğunu, buna karşılık yerel halktan toplanan haraçların sadece 58,000 liang olduğunu kaydetmektedir. Bu açığı kapamak için Pekin sarayı her yıl 275,000 liang tahsis etmek zorundaydı.102
Uygur yazar Zunoon Kadiri şunları yazmaktadır, “Mançuryalı Çinli memurlar genellikle Pekin’den Doğu Türkistan’a küçük bir sandıkla geliyorlar ve burayı altın, gümüş ve değerli eşyalarla dolu öküz arabalarıyla terk ediyorlardı.”103
Zungarya ve Doğu Türkistan’ı ele geçirdikten sonra, Ch’ing yönetimi işgal edilen bölgede yönetim değişimini ilân etti. Zungarya’yı üç idarî bölgeye ayırdı
lar: İli, Urumçi ve Tarbagatay. Urumçi bölgesi bütün kadim Zungarya’yı kapsıyordu. Bu bölgeye aşırı önemli bölge statüsü verildi. Bu bölge ile Çin’in batı kısmı arasında neredeyse geçilmesi imkânsız yarı çöl bir bölge uzanmasına rağmen, Ch’ing yönetimi, Gansu-Shensi’yi104 genel valiliğini de kapsayacak şekilde Urumçi bölgesinin coğrafik konumunu ve stratejik önemini hesaba katıyor ve orada Çin’dekiyle aynı idari sistemi kuruyordu. Urumçi’ye başkan olarak dutung mevkiinde bir görevli, yardımcılığına da fudutung mevkiindeki bir görevli atandı.
İli ve Tarbagatay bölgeleri, Sincan diye adlandırılan yeni askeri ve idarî bölgeye dahil edilmişlerdi. Bu bölgelere baş olarak İli’ye tsiang-tsiun’un yardımcıları - zan-tsian dachens atandı. (Doğu Türkistan’da olduğu gibi) İli bölgesinde, yerel feodal ağaların haklarında nispeten büyük kısıntılar olmasına rağmen, konvansiyonel beylik sistemi devam etti.
Doğu Türkistan ayrı kasabalara bölündü: 4 adet büyük ölçekli,105 3 adet orta ölçekli106 ve 23 adet küçük ölçekli kasabalar.107 Büyük kasabalarda yönetici şef genellikle ban-shi dachen (genel işler valisi), orta ölçekli kasabalarda - lin-duy dachen (garnizon komutanı) şeklinde adlandırılmaktaydı. Ban-shi dachens ve lin-duy dachens’lerin tasarrufunda olmak kaydıyla, bu kasabalara konuşlanmış Mançuryalı Çinli askerlerin garnizonları bulunmaktaydı. Doğu Türkistan’daki bütün Ch’ing memurları İli tsiang-tsiun’un (Ch’ing yönetiminin Zungarya ve Doğu Türkistan’daki genel valisi) yardımcısı konumundaki can-tsan dachenin maiyetindeydiler. 1804 yılına kadar, lin-duy dachem mevkiine sadece Mançuryalılar108 atandı.
Doğu Türkistan’da üstün yetkilerle donatılmış yerel otoriteleri, askerî güçleri ve devlet idaresini yok eden Ch’ing yönetimi, geriye sadece hakları kısıtlanmış değişik mevkilerdeki beylerin şahsında yerel yönetim organlarını bıraktılar. Her şeyden önce miras yoluyla beylik ortadan kaldırıldı. Eskiden genellikle Doğu Türkistanlı hanların akrabaları, Hocaları aile fertleri beylik makamına atanmaktaydı. Ch’ing yönetimi altında, Beylik makamına Hocalar klanına muhalif yerel Uygur feodal ağaların temsilcileri atanmaya başladı. Yeni atanan beylerin sadece Doğu Türkistan’daki Müslüman halkın sivil işlerinin yöneteceği, ancak suçlananlara ölüm cezası veremeyeceği savlanmaktaydı.109 Beylerin, daha üst mevkideki Ch’ing memurun onayı olmaksızın herhangi bir ciddi konu hakkında bağımsız olarak karar vermesine müsaade edilmemekteydi. İtaat etmeyenler katı bir şekilde cezalandırılmaktaydılar.110
Uygur beylerin Ch’ing yönetimine bağımlılıklarını güçlendirmek ve Ch’ing yönetiminin kendilerine verdiği görevleri yerine getirmeye teşvik etmek için, mevkilerine göre kendilerine toprak tahsisi ve toprakların işlenmesi için serfler verilmekteydi. Ancak verilen bu araziler babadan oğula miras yoluyla geçmezdi.
Ch’ing yönetimi Komul ve Turfan bölgelerinin valilerine özel imtiyazlar sağladı. Yukarıda mevzu bahis olduğu gibi, 17. Yüzyılın 20’li -30’lu yılları kadar erken bir tarihte bu valiler Oyrat Hanı’nın kontrolünden çıkmaya çalışmakta, Ch’ing sarayının desteğini aramakta ve Mançuryalı Çinlilerin Zungarya ve Doğu Türkistan’ı işgalleri sırasında Ch’ing ordularına destek vermekteydiler. Bu iki bölgenin valilerini cesaretlendirmek suretiyle Ch’ing sarayı, onların yerel Uygur halkını yönetmeye hakkı olduğunu onayladı ve bunlara arsayla beraber Ch’ing prenslik unvanları verdi. Yine de, Ch’ing yönetimi Komul ve Turfan’da askerî garnizonlarını korudular ve kumandanları aracılığıyla Uygur prenslerini her gün kontrol ettiler.
Ch’ing otoriteler, Doğu Türkistan’daki bütün yerleşim yerlerini stratejik önemlerine bağlı olarak üç kategoride alt bölümlere ayırdılar: Birincisi -dung-sy-cheng- dört doğu kasabasını,111 ikincisi -si-syicheng- dört batı kasabasını,112 üçüncüsü -dung-lu- doğu yolu boyunca konuşlanmış yerleşimleri içermekteydi.113 Dung-lu alt bölgesinin Uygur feodal ağaları, dung-sy-cheng ve si-sy-cheng alt bölgelerinden daha avantajlı durumdaydılar. Doğu Türkistan’ın son iki alt bölgesine dahil olan kasabalarına, Ch’ing otoriteleri genellikle Ch’inglerin güvendiği Komul ve Turfan prenslerinin114 aile fertlerinden birini atamaktaydılar.
İmparator Chien-lung’un fermanlarından birinde şöyle denilmektedir, “Yarkent’in Müslümanları çok itaatkar değillerdir. Bu yüzden onları yönetecek beylerin seçimi aşırı derecede önemli bir meseledir. Yarkent’i yönetmek için Emin Hoca’nın, ve Kaşgar’ı yönetmek için de Yusuf Hoca’nın atanması uygundur. Uzun süredir tanıdığımız bu tür insanların bize verecekleri hizmete güvenebiliriz. Büyük seferin (Doğu Türkistan’ın işgali - A. Kh.) tamamlanmasından sonra bu yola gidilmelidir.”115
Ch’ing otoriteler, Doğu Türkistan’daki Mançuryalı memurlara tercüman olarak sadece aslen Turfan ve Komul’dan olanları istihdam ettiler.116
Zungarya’nın Mançuryalı Çinliler tarafından işgali beraberinde bu bölgedeki nüfusun etnik yapısında köklü değişiklikleri de getirdi. Önceleri nüfusun ezici çoğunluğunu, esas olarak hayvan otlatmakla uğraşan batı Moğolları, yani Oyratlar oluşturmaktaydı. Zungarya’nın işgali sırasında neredeyse hepsi yok edildi.117 Ch’inglerin eline geçtikten sonra Zungarya nüfusunun baskın unsurunu Çin’den, Doğu Türkistan’dan, Kuzey ve Güney Moğolistan’dan gelen yeni yerleşimciler oluşturmaya başladı. Türk dilleri konuşanlar ve Oyratlar azınlığa düştü; önceleri İli Vadisi’nde, daha sonra da Tarbagatay’da toplandılar.
Çin’den gelerek bölgeye yerleşen Dungan ve Çinli yerleşimciler toprak işleme, çiftçilik ve sanatkarlıkla uğraşmaktaydılar. Zungarya’ya yerleşen Moğollar ve Mançuryalılar ise daha çok askerlik hizmetleriyle meşgul olmaktaydılar. Sosyal konum açısından Mançuryalılar toplumsal sınıfların en üstündeydiler. Zun
garya’daki en yüksek idarî mevkilere bunlar atanmaktaydı. Moğollar ve Çinliler ise ancak, nispeten düşük seviyeli idarî pozisyonlara gelebilmekteydiler.
Ch’ing işgali Zungarya’dakinin boyutlarında olmasa da Doğu Türkistan’ın etnik yapısında da bazı değişikliklere sebep oldu. Burada eskiden olduğu gibi nüfusun ağırlıklı kısmı Uygurlar, Kırgızlar, Özbekler ve diğer Türkçe konuşan milletlerden oluşmaktaydı. Sosyal tabakanı en üstünde Çinliler, Mançuryalılar, Halha Moğolları ve Dunganlar bulunmaktaydı.
Hem Zungarya’da hem de Doğu Türkistan’da Mançuryalıların ve Çinlilerin yere Müslüman nüfusla iletişim kurması katı bir şekilde yasaklanmıştı.118 Bu durum, kendini bu bölgelerdeki kasaba plânlamalarında açık şekilde göstermektedir. Mançuryalı Çinliler tarafından ele geçirilmeden önce Zungarya ve Doğu Türkistan’daki şehirler kalenin bulunduğu ve imtiyazlı sınıfın yaşadığı bir merkez ve sanatkarlarla küçük esnafın yaşadığı banliyölerden oluşmaktaydı, sonra Ch’ing rejimi altında bazı şehirlerin yapısı kökten değiştirildi.
Artık Urumçi, Kulca, Komul ve diğer şehirler üç parçadan oluşmaya başlamıştı: man-cheng (Mançurya şehri), han-cheng (Çin şehri) ve huey-cheng (Müslüman şehri). Kural olarak, Mançuryalılar ve Çinlilerin yaşadıkları bölgeler yerel halktan korunmak için yüksek surlarla çevrilmekteydi. Zungarya ve Doğu Türkistan’da yerel halktan olanların Ch’ing otoriteler119 tarafından man-chenglerde ve han-chenglerde kurulan enstitülerde eğitim almasına izin verilmemekteydi.
Çinli bir tarihçi, özellikle Zungarya ve Doğu Türkistan’da olmak üzere, Ch’ing yönetiminin Kuzeybatı Çin’deki milletler politikasını anlatırken şunları kaydetmektedir: “Kanlı katliamlardan ayrı olarak Mançuryalı Çinli valiler, sinsi bir baskı ve ülkenin değişik etnik gruplar arasında etnik çatışmaları kışkırtma politikası da izlemişlerdir. Çinliler ‘barbarları barbarların kendi elleriyle yönetmek’ şeklindeki ana metodolojiyi uygulamışlardır. Bir etnik grubu diğerine karşı harekete geçirmişler ve karşılıklı düşmanlıkları kışkırtmışlardır. Özellikle, kuzeybatı bölgelerinde, etnik grupları engellenemez bir şekilde baskı altında tutmak için, Moğollarla Çinliler, Moğollarla Dunganlar, Çinlilerle Dunganlar arasında nefreti ve kan davalarını kışkırtmışlardır.”120
Zungarya ve Doğu Türkistan’ın işgalinden sonra Ch’ing yönetimi bu bölgelerin halklarının ekonomik hayatında da esaslı değişiklikler yapmıştır. Zungarya’da beş yeni toprak malikliği şekli ilan edildi: bing-tun (Çinli askerler ve Mançuryalı olmayan diğer askerlerin askeri yerleşimi), tsiang-tun (sürgünde olanların yerleşimi), huey-tun (Kaşgar bölgesinden tehcir edilen Uygurların yerleşimi), hu-tun (Çin’den gelen yeni yerleşimcilerin yerleşimleri) ve ci-tun (Mançuryalı askerlerin yerleşimi).121 Ch’in işgali beraberinde, çalışan nüfusun sömürülmesini artıracak ve onları yeniden şekillendirecek yeni üretim ilişkileri de getirmişti. Zungarya’daki toprakların önceki sahipleri yurtdışına göçtüğü için, bunların mülkiyetindeki bütün topraklar Mançuryalı Çinliler tarafından iç edilmiştir.
Doğu Türkistan’da ise, Ch’ing işgalinden sonra üretim ilişkileri önemli ölçüde değişmemiştir, ancak, burada da askerî yerleşim gibi toprak sahipliği yeni bir şekil almıştır. Ch’ingli işgalciler ülkenin önceki yöneticilerinin, feodal ağaların ve Ch’ing saldırganlığına karşı koyan köylülerin mallarını kamulaştırmaları sonucu
toprakaların önemli bir kısmına el koydular; ayrıca yarıcı işçiler de bulunmaktaydı.122 Ch’ingler tarafından kamulaştırılan, Doğu Türkistan’ın yerel halkının topraklarının önemli bir kısmı Ch’ing yönetiminin yerel temsilcileri olan Uygur beyleri tarafından devralındı.
Ch’ing işgalinin neticesi olarak, ticaret ve borç verme yoluyla Zungarya ve Doğu Türkistan’ın ekonomik yaşamına yaygın bir Çinli nüfuzu hâkim oldu. Bu durum, borçlarını artık ödemekte güçlük çeken çiftçi nüfusun arazisini elden çıkarma ve toprak mülkiyetinin Çinli toprak ağalarının, tacirlerin ve bankerlerin / tefecilerin eline geçmesi sürecine yardım etti. Bu süreç köylülüğün daha ayrımlaşmasına ve sömürünün daha da artmasına sebep oldu. Ch’ingler, tıpkı Çin’de olduğu gibi, işgal ettikleri bölgelerde de bankerliği / tefeciliği yasal kıldılar.123
Ch’ingli yetkililer, sık sık olduğu üzere, nüfusun büyük çoğunluğundan toprak, kelle ve diğer vergileri toplarken, bu vergileri vermeyen köylüleri ya kırbaçlatıyorlardı ya da idam ediyorlardı.124
İşgal ettikleri bölgelerdeki malî piyasaları kontrol edebilmek için, Ch’ingler, işgalden önce kullanılan paraları / senetleri Çin’de tedavülde olanların benzeri yeni bakır paralarla değiştirdiler. Paralar Yarkent, Aksu ve İli’de basılmaktaydı.125 Basılan paraların sayısı ayarlanamamaktaydı. Sınırlanamayan para basımı para kurlarında, herkesten önce Zungarya ve Doğu Türkistan’ın fakir halkının hissettiği sürekli devalüasyona sebep olmaktaydı.126
Aynı zamanda Ch’ingli işgalciler bir halk kamu ticaret ağı kurarak Doğu Türkistan ve Zungarya’daki Çinli tüccarların faaliyetlerini geliştirdiler.127 Çinli ticaret sermayesi bu bölgenin her yerini özgürce dolaşma hakkını kullanırken, yerel tüccarlar bu haktan mahrum bırakılmıştı. Bu kanunu herhangi bir şekilde delmek sert şekilde cezalandırılmaktaydı. Ayrıca Uygur tüccarların Çinli meslektaşları ile şehrin aynı bölgesinde yaşamaları yasaklanmıştı.128
Başta Kazaklar olmak üzere, yerel halkın mallarını satarken özgürce fiyat belirlemelerine müsaade edilmemekteydi. Kazaklar hayvanlarını Çinli otoritelerin belirlediği fiyatlardan satmak zorundaydılar.129 Soğuk çeliğe dönüştürebileceklerinden duyulan korkuyla, ayrıca, Kazakların metal eşyalar satın almasına da müsaade edilmemekteydi.130
Ch’ing otoriteleri vergi koyarken de Çinli tüccarlara daha fazla çıkar sağlamaktaydılar. Çinlilerin ödeyeceği vergi ya da harç miktarları yerel tüccarların ödeyecekleri miktarlarla mukayese edildiğinde son derece küçük kalmaktaydı.131 Böylece, Ch’ing yönetiminin Zungarya ve Doğu Türkistan’da uyguladığı ticaret politikası yerel ticaret sermayesinin durumunu zayıflatmayı ve kısıtlamayı amaçlamaktaydı. Bunu yaparken Ch’ing işgalcilerin kafasında sadece ekonomik değil siyasî hedefler de vardı. Bu politika, yerel tüccarların ve ticaretle ilintili yerel halkın, Ch’ing yönetimine karşı duydukları memnuniyetsizliği ifade etmeleri
ne ve Ch’inglerle işgal altındaki yerel nüfus arasında güçlü karşıtlıkların oluşmasına sebep olmaktaydı.
Zungarya ve Doğu Türkistan’ın Mançuryalı Çinli ordular tarafından işgal edilmesinden sonra, yerel halkın işgalcilere karşı mücadelesi hiçbir zaman durmadı. Ch’ing karşıtı isyanların başlıcaları arasında şunları sayılabilir: 1767’de Uçturfan İsyanı, 1822 ve 1825-1828 yılları arasında Cihangir Hoca’nın liderlik ettiği isyanlar, yedi hocanın liderlik ettiği 1847 isyanı ve 1857’de Valikhan Tura’nın liderlik ettiği isyan. Mançuryalı Çinli otoritelere karşı Doğu Türkistan’ın yerel halkının öncülük ettiği bu mücadelenin amacı ulusal devletlerini ihya etmekti. Bu mücadeleye bütün sosyal tabakalar katılmaktaydı.
Zungarya ve Doğu Türkistan’daki Mançuryalı Çinli kolonyal yönetim, süregelen Ch’ing karşıtı eylemlerin sebebini, ayrı ayrı, yerel yöneticilerin ihmali ya da zaaflarında, yerel etnik grupların yaygın cahilliğinde ve Ch’ing imparatoruna açıkça ve körü körüne itaat etmeyi sağlayacak Konfüçyan standartlar ve geleneklerin bilincinde olmamalarında görmekteydi. Bu sebepledir ki Ch’ingler, liang-zhen (iyi insanlar) ve bu-liang-zhen (kötü insanlar) olarak iki kategoriye ayırdıkları bu bölgelerde yaşayan bütün halkları “barbarlar” olarak adlandırmaktaydılar.
Ch’ingler ayrıca, bu bölgelerdeki yerel nüfusun Ch’ing karşıtı eylemlerde bulunmalarının bir sebebini de, Ch’ingler gelmeden önce iktidarda bulunan yerel hocaların soyundan gelenlerin, ülkede kendi yönetim yeteneklerini yeniden tesis etmek için sürekli gayretlerinde görmekteydi. Bundan dolayı, Mançuryalı Çinli otoriteler Kaşgar hocalarının klanlarının bütün fertlerini sadece fiziksel olarak ortadan kaldırmakla kalmamış, her yıl Kokand Hanlığı’na para ve çay-yaprakları göndermek suretiyle bu hanlıkta mülteci durumunda olan hocaların hayattaki nesillerinin burada kalmalarını sağlamaya ve bu kişilerin Doğu Türkistan’a girişlerine müsaade edilmemesine çalışmışlardır. Ch’ingler, aynı zamanda, katı askerî ve polisiye önlemler alarak yerel halk üzerinde sürekli kontrol sağlamışlar, bir etnik grubu diğer etnik gruba karşı harekete geçirme ve karşılıklı düşmanlıkları körükleme / kışkırtma politikalarını takip etmişlerdir.
KAYNAKÇA
1 Refer to: B. P. Gurevich, “Vtorjenie Chinskoy İmperii v Tsentralnuyu Aziyu vo votoroy Polovine XVIII Veka i Politika”, İstoriya SSSR, 1973, no. 2; On je, “Velikohanskiy Shovinizm i Nekotorıe Voprosı İstorii Narodov Tsentralnoy Azii v XVIII-XIX Vekax”, Voprosı İstorii, 1974, no. 9; S. L. Tihvinskiy, “Velikohanskiy Gegemonizm i Publikatsii na İstoricheskie Temı v KNR”, Voprosı İstorii, 1975, no. 11, s. 64-69; B. P. Gurevich, V. A. Moiseev, “Vzaimoootnosheniya Chinskogo Kitaya s Djungarskim Hanstvom v XVII-XVIII vv. i Kitayskaya İstografiya”, Voprosı İstorii, 1979, no. 3.
2 Shi Yuy-sin, “Bo huang-yan chitsao che (Slanderers reproof)”, Lishi yan-tsiu, 1974, no. 1, s. 119.
3 Ditto.
4 Siao Chising, “Tsunlin shandı Tsyanlun Tszigun” (Cian-lung’un Ordularının Pamir’deki Askeri Başarıları Hakkındaki Hatıra Plaketi)”, Lishi Yantsziyu, 1977, no. 6, s. 126.
5 Ditto, s. 126-127.
6 Kara tepeliler tarikatı İsaak Vali tarafından kurulmuştur, Beyaz tepeliler tarikatı ise İshan-i Kalyan tarafından. Her ikisi de, Kaşgar’a göç ederek burada Doğu Türkistanlı Hocalar hanedanını kuran Orta Asyalı meşhur ilahiyatçı Mahmut Azam Hoca’nın (? -1542) oğullarıdır. Kardeşler dini görüşlerindeki farklılıklardan dolayı ayrılığa düştüler ve bu da iki düşman ta
rikatın doğmasında temel sebep oldu. Çok kısa zaman içinde de bu farklılıklar ülkede kardeşler ve onların taraftarları arasında ekonomik ve siyasi pozisyonlar için mücadeleye dönüştü. Kara Tepelilerin nüfuz merkezi Yarkent’ti, Beyaz Tepeliler’in ki ise Kaşgar
7 V. V. Bartold, Sochineniya, T. 8, M. 1973, s. 186.
8 Vneşnyaya Politika Gosudarstva Chin v XVII Veke, M. 1977, s. 72-94.
9 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva (1635-1758), M. 1964, s. 162-323.
10 S. L. Tihvinskiy, İstoriya Kitaya i Sovremennost, M. 1976, s. 26.
11 Tsit. po: A. S. Martınov, Status Tibeta v XVII-XVIII vv., M. 1978, s. 66.
12 Podrobno sm.: tam je; Vneshnaya Politika Gosudarstva Chin v XVII v.; İ. S. Yermachenko, Politika Manjurskoy Dinastii Chin v Yujnoy i Severnoy Mongolii v XVII v., M. 1974.
13 Komul bölgesinin merkezi-Komul şehri (Çince’de Khami).
14 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao Tszyan Byan (Uygurların Tarihi Üzerine Materyallerin Kısa Bir Derlemesi), v. 2, Pekin 1956, s. 29.
15 Tarkan (daerhan) -Türkler ve Moğolların onur verici ünvanı. Bu ünvanla şereflendirilen bir kişi yüksek otoriteler tarafından vergilerden, askeri hizmetten ve yasal açıdan bir hataları olduğunda dokuz kez için cezlaradan muaf tutulmaktaydılar (İstoriya Uzbekskoy SSR, Tashkent 1974, s. 99).
16 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. T. 2, s. 29.
17 Ditto.
18 Ditto.
19 Ditto.
20 Ch. Ch. Valihanov, Sobranie Sochineniy, T. 2, Alma-Ata 1962, s. 303; V. V. Bartold, “Otchyot o Komandirovke v Turkestan”, Sochineniya, T. 8, M. 1973, s. 186; L. İ. Duman, Agrarnaya Politika Chinskogo (Manjurskogo) Pravitelstva v Sintszyane v Kontse XVIII Veka, M.-L. 1936, s. 77; S. R. Barkley, “The History of the Khojas of Eastern Turkistan Summarised from the Tazkira-i-khwajagan of Muhammad Sadig Kashgari”, Asiatic Society of Bengal, Vol. LXVI, p.1. Calcutta 1898, s. 28-67.
21 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 29.
22 Çağatay Han’ın soyundan gelenler.
23 Tsindin Pindin Çjungeer Fanlyue (Vısochayshie Utverjdennoe, Opisanie Zavoevaniya Djungarii), (B. m.), 1770. Tsit. po: Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 29.
24 Ditto, s. 30.
25 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 338.
26 Onyedinci yüzyılın ortalarından onsekizinci yüzyılın ortalarına kadar değişik feodal ağa grupları ve sekülerler ve din adamları aristokrasisi arasında güçlü bir siyasi mücadele bulunmaktaydı. 18. yüzyılın ikinci yarısında, Ch’ing hükümeti tarafından kollanan Lamaist din adamları ülkede iktidarı ele geçirdi, (A. S. Martınov, Status Tibeta v XVII- XVIII vv., s. 186).
27 Çjungo Lishi Ganyao (Ocherki İstorii Kitaya), Pod Red. Shan Yue. Pekin 1954, s. 409.
28 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 34.
29 Ditto, s. 30.
30 Ditto, s. 34.
31 Ditto, s. 31-34.
32 A. M. Pozdneev, Mongolskaya Letopis “Yerdeniyn Yerihe”, Podlinnıy tekst s perevodom i poyasneniyami, zaklyushimi v sebe materialı dlya istorii Halhi s 1636 po 1736 g., SPb. 1883, s. 32.
33 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 349-354.
34 Novaya İstoriya Kitaya, M. 1972, s. 38.
35 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 31, 34.
36 Ditto.
37 İstoriya Mongolskoy Narodnoy Respubliki, M. 1967, s. 191.
38 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 452.
39 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 33.
40 Ditto, s. 30.
41 Ditto, s. 33.;
42 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 377.
43 Ditto, s. 429-430.
44 Ditto, s. 431.
45 Da Tsin Gaotszun Chunhuandi Shilu (Büyük Ch’inh Gao-tsung Chun-huang-Hanedanının Yönetimi Hakkında Tarihi Vakiyaname), Tokio, 1937, tsz.. 481, s. 4; Pindin Chjungeer Fanlyue, Chjenbyan (Zungaryalıların Pasifize Edilme Tarihinin Anlatılması, Esas Baskı), (B. m.), 1772, tsz. 3, l. 5-35.
46 Ditto.
47 N. Ya. Bichurin (İakinf), Opisanie Chjungarii i Vostochnogo Turkestana v Drevnem i Nıneshnem Sostoyanii, SPb., 1829, s. 163.
48 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan (Doğu Türkistan Üzerine Tarihi ve Coğrafik Makale), Nankin 1939, s. 143.
49 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 441.
50 L. İ. Duman, Agrarnaya Politika..., s. 70. ‘
51 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 142-143.
52 Tam je, s. 143.
53 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 443.
54 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 143.
55 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 443.
56 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 143.
57 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 444.
58 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 143.
59 Ditto.
60 Until 1864 g. Sadece Mançuryalılar Zungarya ve Doğu Türkistan’da önemli askeri ve idari mevkilere atanmaktaydılar.
61 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 143.
62 Ditto.
63 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 446-447.
64 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 143.
65 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 449.
66 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 144.
67 Shan Yue, Chjungo Lishi Ganyao, s. 410.
68 İ. Ya. Zlatkin, İstoriya Djungarskogo Hanstva, s. 462.
69 Lyuİtan, Chjungo Byatszyan Mintszu Shi (Çin’in Kenar Bölgelerindeki Milletlerin Tarihi), Taybey 1969, s. 683.
70 Zungarya’ya yerleşen Çinlilerin önemli kısmı sürgündekileri ve din değiştirenleri de kapsamaktadır.
71 Ch. Ch. Valihanov, Sobranie Sochineniy, t. 2, s. 306-307.
72 Ch. Valikhanov ve bazı diğer Rus yazarların eserlerinde Yusf Hoca’nın ölüm yılı belirtilmemektedir. Ancak, Kaşgar bölgesindeki olayların seyrinden çıkarılacak olursa, o 1754 sonu 1755 yılı başında ölmüştür.
73 Tsit. po: Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 43.
74 Ch. Ch. Valihanov, Sobranie Sochineniy, t. 2, s. 308-311.
75 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 34.
76 V. yey Yuan, Shenu Tszi (Kutsal Savaşların Hatıraları), (B. m.), 1942, tsz. 4, l. 18; Tsindin Sintszyaya Shilyue (Doğu Türkistan’ın Son Derece Yetkili Tanımı), (B. m.), 1821, tsz. 3, s. 5.
77 Cited as per: Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 43.
78 Shan Yue, Chjungo Lishi Ganyao, s. 410.
79 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 44. Belki, burada sadece Mançuryalıların sayısı açıktır; Vey Yuan, Amin-too’nun taburunda 100 Mançuryalının, 299 Moğolun ve 100 Doğu Türkistanlını bulunduğunu bilgi vermektedir (Shen u tszi tsz. 4, s. 19).
80 Ditto.
81 Tsindin Vayfan Mengu Huybu Van Gun Byachjuan (Çin’in Doğu Türkistan ve Moğol Mülklerindeki Vang ve Gung Prenslerinin Biyografileri), (B. m.), 1779, tsz. 116. l. 2.
82 Da Tsin Gaotszun Chunhuandi Shilu, tsz. 58, l. 9.
83 Zungarya devletinin yok olmasından bu yana, Ch’ingler, Yarkent hanlığına vassal bağımlılığı bulunduğu için Doğu Türkistan’ı kendi mülkleri olarak düşünmekteydiler.
84 Pindin Chjunteer Fanlyue, Chjenbyan, tsz. 49, l. 26.
85 Pindin Chjunteer Fanlyue, Syuybyan (Ek), tsz. 12, l. 16.
86 Tsi Yunshi, Huanchao Fanbu Yaolyue (Büyük Hanedanın Vassl Mülkleri Hakkında Temel Veri Özeti), (B. m.), 1884, tsz. 2, l. 3.
87 Tshin Shi Gao, Bentszi (Ch’ing hanedanın tarih taslağı), tsz. 12, l. 3.
88 N. Ya. Bichurin (İakinf), Opisanie Chjungarii i Vostochnogo Turkestana v Drevnem i Nıneshnem Sostoyanii, s. 168.
89 L. İ. Duman, Agrarnaya Politika..., s. 97.
90 Tshin Shi Gao, Bentszi, tsz. 12, l. 8.
91 L. İ. Duman, Agrarnaya Politika..., s. 98-99.
92 Ditto je
93 Vei Yuan, Tsen u tszi, tsz. 4, l. 24.
94 Tarih-i-Badahşan (Badaşhan Tarihi), El yazmaları, giriş ve referansların fotoğraflama yoluyla kopyalanması. Hazırlayan A. N. Boldyrev. Leningrad 1959, s. 33a-34a.
95 Vei Yuan, Tsen u tszi, tsz. 4, l. 24.
96 T. G. Abaeva, Ocherki İstorii Badahshana, Tashkent 1964, s. 109.
97 Haji Muhammad Hakim-khan, Sayid Ma’soom-khan’ın oğlu, Muntakhab-at-tawarikh (Vakiyanamelerden Seçmeler), Kokand 1843, s. 346a (in Persian).- İBAN UzSSR, R. no. 594.
98 V. Grigoryev, Vostochnıy ili Kitayskiy Turkestan, Vıp. II, SPb., 1873, s. 438.
99 Haji Muhammad Hakim-khan… Muntakhab-at-tawarikh, p. 3466.
100 V. S. Kuznetsov, “İz İstorii Osvoboditelnoy Borbı Uygorskogo Naroda, Vosstanie v Uch-turfane (1765 g.)”, Narodı Azii i Afriki, 1974, no. 1, s. 134.
101 İmparator Chian-lung yönetimindeyken, Zungarya ve Kaşgar bölgesindeki toplam Ch’ing askeri sayısı 41.627 idi. Bunların 17.202’si İli bölgesine, 2.000’i Tarbagatay’a, 15.850’si Zungarya’nın Urumçi bölgesine, 4.721’i Kaşgar bölgesine (8 Şehir), 1.030’u Turfan’a ve 824’ü de Komul hanlıklarına yerleşmişti [Xing-tsiang yaoliue (Doğu Türkistan’ın kısa bir tasviri), Shanghai 1893, l. 13-20]. Vei Yuan sadece Zungarya’da sivil ve askeri burokratik personeli de kapsamak üzere yaklaşık 30.000 asker bulunduğu bilgisini vermektedir (Vei Yuan, Sheng oo tsi, Taibei, 1962, tsz. 4, l. 13).
102 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 99.
103 Zunoon Qadiri, “Ikki barmagim bilan” (İki parmağımla), Qurash (Mücadele), Kulja 1947, no. 12, s. 34.
104Chen Sihao, Sintszyan Shidi Tszu Shehuey (Doğu Türkistan’ın tarihi, coğrafyası ve sosyal yapısı), Nankin 1947, s. 18.
105 Yarkend, Kashgar, Aksu and Khotan.
106 Uchturfan, Yangigisar, Kuchar and Pichan.
107 Shahyar, Sayram, Bay, Kurla, Yugur, Payzavat, Tashbelik, Karakash etc. - Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 100-101.
108 Chu Wen-djang, Kuzeybatı Çin’de Müslüman İsyanı, 1862-1878, The Haque-Paris, 1966, s. 179-180.
109 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. 101.
110Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 146.
111 Pichan, Kuchar, Aksu and Uchturfan.
112 Kashgar, Yarkend, Yangigisar and Khotan.
113 Komul, Turfan, Karashar etc. dahil toplam 11 kasaba.
114 Hun Dichen, Sintszyan Shidi Dagan, s. 146.
115 Cited as per: Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s.114.
116 Ditto, s. 114-115.
117 V. S. Kuznetsov, Ekonomicheskaya Politika Chinskogo Pravitelstva v Sintszyane, M. 1973, s. 29.
118 Sintszyan Yantszyu (The Study of Xing-tsiang), Taibei 1964, s. 87.
119 Ditto.

120 Ocherki İstorii Kitaya, Pod red. Shan Yue, M. 1959, s. 553. Son cümlede tercüme sırasında bazı yanlışlıklar yapılmıştır. Orjinalinde, yazar kanlı uyuşmazlıkların sadece Moğollar ve Çinliler, Moğolar ve Dunganlar arasında değil Çinliler ve Dunganlar arasında da cereyan etteiğini belirtmektedir (Chjungo Lishi Ganyao, s. 413).
121 L. İ. Dumaya, Agrarnaya Politika, s. 117-120. Poseleniya tsitun okonchatelno bıli sformirovanı v 1802 g.
122 Ditto, s. 124.
123 Ditto, s.215.
124 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s. . 189.
125 Sintszyan Yantszyu, s. 86.
126 Fen Tsyashen, Chen Sulo, My Guanven, Veyuer Tszu Shilyao..., s.
127 Ditto, s. 106.
128 Ditto, s. 106-108.
129 Ditto, s. 106.
130 V. S. Kuznetsov, Ekonomicheskaya Politika..., s. 15.
131 Ditto, s. 17.
Doğu Türkistan’da
Çin İşgaline Karşı Mücadele

_Tarih.gen.tr' den alınmıştır._
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×