Neler yeni

Çocuk Resimlerini Okumak-Yaptığı Resimler Çocuğu Ele Verir

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
ÇOCUK ve GÖRSEL DİLİ

ÇOCUK RESİMLERİNİ OKUMAK

- YAPTIĞI RESİMLER ÇOCUĞU ELE VERİR-


Bütün çocuklar güzelin çağrısına duyarlıdırlar, eğitimsel çabalar da bu eğilimi geliştirmeyi amaçlarlar. Platon'un deyişiyle, "sanat eğitimciliği her şeyden önce gelmelidir." Çünkü kişiliğin formasyonu ve ahlaksal doyumun gelişimiyle yakından ilgili olan artistik ve estetik doyumun gelişmesini görsel sanatlar eğitimi sağlar. Çocuk resimleri çocuğun nesnel dünya ile kurduğu ilişkinin ve o çevreyi değiştirme yolundaki yaratıcı eylemin göstergesidir. Çocuk bireyin zekası, kişiliği, yakın çevresinde yaşadıklarını ve iç dünyasını yansıttığı, olaylar hakkında duygu ve düşüncelerini ifade ettiği yalın bir anlatım aracıdır. Psikolojik gereksinmelerin sonucu olduğu için psiko-pedagojik açıdan çocuk bireyi daha iyi tanımamızı sağlar. Çocuklar, dile getirmekte güçlük çektikleri duygu, düşünce ve gereksinimlerini çizgi yoluyla kolayca dışa vurabilirler. Çizme-boyama-inşa etme gibi etkinliklerin yer aldığı karmaşık süreçte çocuk birey çevresinde gördüğü birçok ayrı elemanı, anlamlı bir bütünlüğe dönüştürür. Çizdiği resimler, kendisinden bir parçadır adeta. Resmi onun düşünüşü, duyuşu ve görüşüdür. Kendisini anlatır: İzleyerek, işiterek, dokunarak algıladığı dış dünya ile ilgili izlenimlerini, duygu-düşünce ve imgelemini anlatım formuyla görselleştirir. Form (şekil-resim) algı ve imgelemin diyalektiğinden doğar. Resim tasarım uygulama sürecinde çocuk birey, kısa zaman içerisinde ‘göz ile düşünme’ yetisi kazanır.
Yaptığı resim onun iç dünyası, düşünüş biçimi ve yakın çevresiyle olan sorunları hakkında önemli ip uçları verir: Kullandığı kâğıdın büyüklüğü, figürleri kâğıda yerleştiriş şekli, kullandığı renkler, hatta kalemini sert ya da ürkek kullanması bile ruh halini yansıtır. Dikkatli ve bu konuda bilgili bir gözlemci çocuğun yaptığı resmi inceleyerek ruhsal durumunu ve kişilik özelliklerini saptayabilir. Çocuk birey hangi rengi seviyorsa, resimlerinde o rengi fazla oranda kullanır. Okul ve okul öncesi dönemlerde çocukların kendilerini çizdikleri resimlerle ifade ettikleri, koyu renkli boyalarla çizilen resimlerin karamsarlığı, canlı renkli olanların ise mutluluğu yansıttığı bilinir. Çocuk ruh sağlığı hekimleri resim sayfasının tamamını kaplayan çok büyük çizimlerin iç kontrol zayıflığı, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, korku ve saldırganlığı, küçük ebattakilerin ise ürkeklik ve içe dönüklüğü yansıtabileceğini belirtirler. Resimlerin ebatlarının yanı sıra kullanılan renklerin de düşünce ve iç dünyalarını yansıtmada etkili olduğunu hatırlatan uzmanlar; resimlerde kahverengi, siyah gibi koyu renkler ağırlıktaysa karamsarlığı, korkuyu, kırmızı renk iddiacılığı, saldırganlığı, pembe, sarı, turuncu gibi sıcak renklerin ise genellikle sevecen, uyumlu, işbirlikçi ve dışa dönüklüğü ifade edebildiğini kaydederler.
Çocuk gelişiminde artistik üretimin ilk evresi, çizgilerle başlar. Çizgi veya karalamalar; keşfetmeyi, malzeme ve düşüncelerle denemelerin genel bir evresini tanımlar. Tarih öncesi dönemlerden beri gerçekte çizgiler bütün sanatsal betimlemelerin temelini oluşturur. Betimlemenin nasıl başladığını kabul eden ortak bir görüş, çocuğun başlangıçta kalemle ya da pastel boya ile planlanmamış motor aktivitelerin yan ürünleri olan (ileri-geri hareketlerle, dairesel yollarla ya da defalarca kağıda kalemin ucu ile bastırarak vurmak gibi) grafik ürünler üretmesidir. Örneğin; Kellogg (1969), 1,5 - 2 yaş arasındaki çocukların ilk başlarda yaptıkları karalamaların daha sonra bir dizi düzenli şekiller haline gelerek ve aşama aşama ayırt edilebilir şekillere dönüşüp, sonra da ilk simgesel çizimlerin 3-4 yaşlarında tamamen yapısal blokları oluşturan çeşitli karmaşık şekillere dönüştüğünü iddia eder (Somerwille ve Hartley. 1994).
Tüm çocuklar ellerine geçirdikleri iz bırakan objeleri (kalem, pastel v.b.) bir yüzeyde hareket ettirerek, iz (leke) bırakmaktan ve çizmekten büyük zevk alırlar. Özel bir motivasyonu gerektirmeyen bu hareketler, çocuğun sanat ile ilk karşılaşmasıdır. Denetimsiz, omuzdan hareketli bu ilk çizgiler, çocuğun gelecekteki resimsel (artistik) anlatımım başlangıcı olarak görülür. Bu eylem, ortalama bir buçuk yaşından itibaren başlar. Çocuk resimlerinin temelini oluşturan ilk çizgiler, nokta vuruşları ile başlar, daha sonra basit çizgilerden karalamalara dönüşerek doğal bir süreç izler...

ÇOCUK RESMİNDE GELİŞİM AŞAMALARI:
Çocukta bedensel ve zihinsel gelişime koşut olarak sanat faaliyetlerinde de gelişim evreleri dikkatimizi çeker. Yüzeye yapılan ilk işaret-çizgi, sanat evresi olarak ergenlik dönemine kadar gelişimini sürdürür. Her çocuk bir sanat evresinden diğerine aynı zamanda ulaşamaz. Eğitim sistemimize uygun okullarımızda uygulanan kaynaştırma eğitimiyle soysal ve duygusal güçlüğü olan, özel yetenekli veya zihinsel engelli öğrencilerin benzer sanat evrelerini yaşayacağı düşünülemez. Ancak, genel gelişim evrelerinde olduğu gibi, belli sanat evrelerinde de çocukların hemen hemen aynı dönemleri yaşadıkları görülür.
Öz anlatımın ilk belirtileri:
1/Karalama Dönemi (2-4 yaş)
Çocuğun ilk karalama devresine geçişi, kas gelişimine, zeka, genel sağlık durumu ve resim çizmeye ayrılan zamana bağlı olarak birkaç hafta veya birkaç ay erken ya da geç olabilir. Genel olarak normal bir gelişim sürecini izleyen her çocuğun içgüdüsel olarak gerçekleştirdiği ilk eylemler rasgele, belirsiz, bilinçli olmayan, kontrolsüz karalamalar şeklindedir. Bu karalamalar sınırlılık-mekan kavramı olmaksızın yüzeyin her tarafını gelişigüzel kaplamaktadır. Olaylara, konulara ilişkin dikkat süreleri kısa ve değişkendir. Çevrelerine olan merak, ilgi ve öğrenme isteği heyecanlı bir şekilde devam eder, fakat çevresindeki nesnelerini işlevselliğini 1,5 yaşından önce kavrayamaz.1,5 yaşından itibaren çocuk birey nesneleri tanır ve pastel boyanın çiziktirmeye yaradığını anlar, kitaplardan gösterilen resimlere karşı ilgi duyar, boya ve fırça bulduğunda ürkek bir şekilde renkleri yan yana veya üst üste boyayabilir. Bu arada kas gelişimine paralel olarak yer, duvar, kapı pencere ve masalar üzerine eline geçirdiği boya veya kalemler ile düzensiz bir şekilde çizmeye başlar.
İlk benzetme çabaları:
2/ŞEMATİK ÖNCESİ DÖNEM (4-7 yaş arası)
Belirli bir biçimin geliştirilmesi:
3/Şematik Dönem(7-9 yaş)
Bu dönemde çocukta belirgin bir kavram gelişimi görülür. Çocuğun çizgileri çevresindekileri betimsel biçimde sembolize etmek üzere hazırlanmıştır. Çocuk geliştirdiği bir figürü sık sık yineleme girişiminde bulunur. Bu dönem resimlerinde çocuk ev dışı konulara yer verdiğinde, figürleri yerleştirmek üzere yatay bir yer çizgisi çizer. Beş bin çocuk resmini kapsayan çalışmada 3 yaşındaki çocukların % 1'inde yer çizgisine rastlanırken, bu oran 8 yaş çocuklarında % 96'ya ulaşmıştır.
Gerçeğe özenti:
4/BAŞKALDIRMA DÖNEMİ: (9-11 yaş arası)
Gerçeği taklit:
5/MANTIK -GERÇEKÇİLİK-DÖNEMİ(11 -13 yaş arası)
6/KARAR DÖNEMİ:
YARATICI EYLEMDE GENÇLİĞİN BUNALIMI (13 yaş üstü)
Çocuk birey büyüyüp olgunlaştıkça yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı ve oranlı çizmeye başlar. Bu yaşlardaki çocuk artık toplumun bir üyesi olduğunun bilincindedir ve bu bilinç çizgilerine yansımaya başlar. Bu dönemdeki çocuğun daha önceki çalışmalarına oranla daha ayrıntılı çizgiler çizdiği ve daha gerçekçi bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Çocuk, ayrıntıya ilgi duyarken, giderek özgürce çizimden uzaklaşır. Resimlerini göstermekten hoşlanmaz, onları açıklamaz. Artık renkleri gelişigüzel seçmek yerine, gerçeğe uyan biçimde seçmeye başlar. Çocuk bireyin resimlerinde korku, güven-güvensizlik, sevgi gibi unsurlar yer alıyorsa, bunlar onunla ilgili ipuçlarını verir. Sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları tanımada, “neyi, neden yaptığı” sorulduğunda çizdiği, boyadığı şekiller onu tanımlamada yardımcı olur. Çünkü çocuklar çoğu zaman anlatmak istediği ancak anlatamadığı şeyleri resimlerine yansıtırlar. Bunlar; korku veya görülen bir kabus olabileceği gibi anne-babaya veya bir arkadaşa karşı duyulan sevgi de olabilir. Çocukların anlatamadıkları duygularını resimlerle ifade etmelerindeki en büyük etkenlerden birisi ilgi isteğidir. Resimleri yorumlamak, çocukla iyi iletişimin başlangıcıdır. Çocuk psikolojisi Uzmanları, resim yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocuğun kendisini yansıtmasında, olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde, yalın bir anlatım aracı olan resmin öneminin büyük olduğunu ifade ederler.
Sorun varsa...
Uzmanlar, sorun varsa bir psikiyatriste danışılması gerekliliğine dikkat çeker. Çocuğu anlamak için onunla arkadaş olmalı ve çocuğun tanınmasında onu bir bütün olarak ele almalıdır.
Psikolojik tanı aracı olmasının ötesinde, yaratıcılık potansiyelini kamçılaması açısından da resim, desteklenmesi gereken bir etkinliktir. İnsanın doğasında ve içgüdüsel olan oyun ile sanat arasında kurulan ilişki birçok düşünür tarafından ele alınmıştır:
Piaget’e göre;"Resim yapmak çocuk için simgesel bir oyundur. Çocuğun bu oyunda ortaya kovduğu şey onun duygusal-algısal ve düşünsel-ussal yaşamıyla ilgili imgeleridir.” Sanat eğitimi çocukların özgüvenini kazanmada katkıda bulunan ve yaratıcılığını geliştiren bir eğitimdir. Çocuk gelişiminde görsel sanatlar-resim eğitimi, eğitimin en az diğer süreçleri kadar önemlidir. Resim tasarım uygulama sürecinde çocuk birey kısa zaman içerisinde ‘göz ile düşünme’ yetisi kazanır. Soyut düşünmeye giden yolu açar. Bu yolla öğrenmesi güçlenir. Çocuk resimlerinde ruh bilimsel ve gelişimsel yaklaşımların temelinde, çocuğun çok yönlü gelişimi yatar. (Kırışoğlu 2002:56) Çocuk bireyde “Bilgi, bilinç ve dürtülerin” dengede olmasından oluşan ruhsal özgürlük, sanat eğitiminde, tasarım ve uygulama gücünün geliştirilmesine ortam hazırlar. Çocuk gelişiminde sanat eğitimi verme arayışı bilgi çağının gereğidir. Bilgi çağında, çocuğun çağdaş sanat eğitimi için, çocuğun dilini anlayan, psikolojik analiz yaklaşımında bulunan, onlardan gelecek mesaj sinyallerini çözümleyebilecek, bilgi ve duygu donanımlı sanat eğitimcisi olmak gerekir. Bilgi çağını takip etme endişesini yaşayan insan, doğal olarak en son gelişmeleri göz önünde bulundurarak yeni araç gereçleri tanımayı, tanıtmayı, ilk öğreneni ve öğreteni olmayı ister. Bu nedenle çağcıl gelişimlere açık bir çocuk birey için resim eğitimi kaçınılmaz bir durumdur. Kullanılan ve kullanılacak yöntemlerle, çocuk gelişimine katkıda bulunmak amacıyla resim eğitimi umulandan daha çok sonuç verecek özelliktedir. Resim eğitimi çocuk bireyin öncelikle duygusal gelişimine olumlu katkılarda bulunur. Buna paralel olarak akıl ve zekaya dayalı olarak irade ve tercih haklarını daha isabetli kullanma yetisi kazandırır. Günümüzde sanat eğitiminin önem kazanması, tasarım gücünün, uygulama alanı bulması ile de ilgilidir.
Freud;sanatı, zevklenmek için türetilen bir güç olarak betimler. O'na göre sanat, çocukluk devresindeki oyunların bir devamıdır. Okul öncesi döneminden başlayarak lise çağına kadar resim çalışmalarında kullandığı malzeme ve teknikler onun ‘göz ile düşünme’ oyun alanını kurar. Parmak boyası, tuz seramiği, şeker boyası, katlama tekniği, baskı çalışmaları, karakalem, sulu boya-guaj boya-pastel boya, ebru boya, Kolaj-yeniden yapılandırma vb. karışık teknikler, baskı ve kazıma teknikleri, duvar resmi, kağıt hamuru, kil çalışmaları, vitray, alçı, rölyef ve grafiksel tasarım-Afiş-amblem, röprodüksiyon çalışmaları ile kendisini ifade eder.
Kant için, salt teorik bir kavram olan ’güzel’; Schiller için insanın gelişmesi, kültürce biçim kazanması ve insanın insanlaşması için çok önemli bir eğitsel görevi yüklenir. Schiller, "İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Bir Dizi Mektup" yazısında sanat eserinin gözle görünür ‘özgürlük’ olduğunu söyler. Çünkü sanat eseri bilinç ile doğayı, şekil ile maddeyi, özgürlük ile bağımlılığı kendi bünyesinde birleştirmektedir. Sanatçı hem özgür hem de bağımlı olarak yaratan bir insandır. Sanatçıda madde içtepisi dile gelmektedir. Schiller, insanın gelişiminin amacını, yeteneklerinin tüm yönlü geliştirilmesinde görür. İnsan ancak bu yolla özgürlüğe ulaşabilmektedir. Sanatın eğitici gücü, akıl ve duyguyu bir bütün haline getirecektir. Bu nedenle güzel sanatlar eğitiminin esas alınması gerekmektedir. Duyusal insanı akıllı yapmanın tek yolunun onu önce sanatsever yapmak olduğunu savunurken oyun içtepisi için şöyle der: "…İnsan, kelimenin tam anlamıyla söylemek gerekirse, ancak insan olduğu zaman oyun oynar ve oyun oynadığı zaman, tam insan olur." Estetiğin konusu olan 'güzel'i Schiller oyunda görür. Güzel, oyunda canlı bir içtepi oluşturur. Oyun içtepisinin konusu ise güzel’dir. Eğitimde yararı, oyundaki serbestlik ve çıkar gözetmeme özellikleri şeklindedir. Bu çıkar gözetmeyiş ise en çok sanatta gerçekleşebilir.
Sonuçta sorun çözen, duyarlı ve özgün kişilikli, araştırıcı, buluşcu, üretken, sevgi ve coşkuyla hayata bağlı olarak yetişen çocuk bireyler "geleceklerini geleceğe taşıyacaktır". Çünkü çağımız bilgi çağı olarak kabul edilmektedir. En büyük güç bilgi gücüdür. Bilgiyi üreten ve onu üretime dönüştüren toplumlar, evrensel gelişmenin öncüleri olmaya devam edeceklerdir. Bilgiyi üreten ve özgün, özgünlüğüne düşkün sıra dışı çocuk bireylere ihtiyaç artmaktadır. Çünkü bu çocuk bireylerin hayal, öngörü ve kestirme güçleri yüksektir. Resim eğitimi diğer bütün sanat dallarının eğitimi gibi duyarlıkların eğitimidir. Duyarlıkları eğitilen çocuk, dünyaya da bu duyarlıklardan bakar ve onu, insana yakışır oluşumlarla hayata-gerçeklere taşır.


Nurşen GÖRŞEN
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×