Neler yeni

Sünnet Korkusu

Emel Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Eki 2011
Mesajlar
2,986
Beğeniler
6
#1
SÜNNET KORKUSU

İki buçuk, üç yaşlarına giren çocuğun düşüncesinde yeni ilgi alanları oluşur. Bu ilgi alanlarından en önemlisi cinsiyeti ile ilgilidir. Psikoanalitik kurama göre, ilk iki yaş döneminde cinsel dürtünün doyurulması ağız ve anal bölgenin işlemleri ile ilgili iken, iki buçuk- üç yaşından başlayarak artık cinsel organın kendisi cinsel haz bölgesi olmuştur. Freud, ruhsal-cinsel gelişimin bu üçüncü basamağına fallik dönem adını vermiştir. Çocuğun bu yaştaki cinsel ilgi ve eylemlerini yetişkin insandaki cinsel yaşamın bir öncüsü, çocuksu bir benzeri olarak görmüştür.
________________________________________________________

* Cinsel gelişimin bir parçası olan sünnet, erkek çocukların hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Toplumsal beklentiler, inançlar ve erkek kimliğinin gelişmesi için sünnetin zorunlu olduğu duygusu nedeniyle, sünnet, çocuk için korkulan, korkulduğu kadar da istenilen bir işlem niteliği kazanmaktadır.
Psikolojik yönden az çok hazırlanmış çocuklara oranla, sünnetin sağlığa olan olumlu etkisi ve ne yapılacağı anlatılmadan, zorla tutularak sünnet edilen çocuklarda, iğdişlik korkuları çok daha yoğun bir şekilde yaşanmaktadır.
Toplumumuzda erkek olabilmek için, sünnetin zorunlu olduğu duygusu çocuğa ‘’Bak erkek olacaksın.’’ gibi sözlerle aşılanır. Çocuğun bilincinde ‘’sünnet olmamışlık’’ ‘’erkek olmamakla’’ ve” toplum dışı kalmak”la eşanlamlı olarak yer etmekte, böylece olunca da sünnet, önemli bir benlik gereksinimine dönüşmektedir.

Çocuğun cinsel gelişiminde; biyolojik ve ailesel faktörlerin yanı sıra, yaşı ilerledikçe kurduğu akran ilişkileri, içinde yetiştiği kültürel değerler, çocuğu etki altında bırakabilecek televizyon, internet, vb. görsel malzemeler, içinde bulunduğu sosyoekonomik koşullar ve olumlu ya da olumsuz kendi yaşam deneyimleri gibi pek çok faktör vardır. Bu faktörlerin etkilerine maruz kalan çocuğun, cinsel gelişim döneminde sağlıklı birey olarak yetişmesi için aileye önemli görevler düşmektedir. Anne ve baba çocuğun bu dönemini dikkate alarak ona doğru model olmalı, kendilerini aşan durumlarda gerekirse okuldaki öğretmeninden ya da bir psikologdan yardım alabilmelidirler.

Çocuğun hayatında karşılaşabileceği en önemli olaylardan ilki, belirli yaş dönemine denk gelen sünnet olayıdır. Sünnet olma gerçeğiyle karşı karşıya kalan çocuk, bilmediği bir şeyle karşılaşacak olmanın korkusunu yaşar. Bu korkunun yaşanmasına engel olmak mümkün olmasa bile, bazı yöntemlerle bu korku hafifletilebilir.
___________________________________________________________


SÜNNET KORKUSUNU YENMEDE AİLEYE DÜŞEN GÖREVLER

Ali korkusundan dama çıkar. Mustafa ağaca tırmanır. Halil’i arkasından koşarak yakalarlar. Hasan salya sümük ağlarken, iki kolundan sıkı sıkı tutan bir büyüğünün elinden kurtulmak için çabalar.
Bu manzaraları, özellikle de toplu sünnet törenlerinin yapıldığı zamanlarda, oldukça sık görmemiz mümkündür.
Büyüklerinden“Sünnet olup erkekliğe ilk adımını atacaksın” sözlerini duyup da bir anlam yüklemeye çalışan çocuklarımızın, bu sözler karşısında korkularını yendikleri de görülmemiştir.
Pelerinli sünnet elbiseleri, anlı şanlı düğünler, yakalara takılan altınlar, bahçede kurulan düzenekte hazırlanan pilav üstü döner ziyafeti de çocuğun duyduğu korkuyu engelleyemez. Bu korkuyu tetikleyen etkenlerden birisi de bazı büyüklerin bilinçsizce yaptıkları .”Tutun şunu çabuk! Hadi sünnetçiyi çağırın! Yaramazlık yaparsan kestiririm bak! gibi tehditlerdir!
Kimse onlara anlayacakları dilden konuşarak, korkularını yenebilme konusunda yardımcı olmaz. Herkesin ağzından dökülen tek söz, anlamının ne olduğunu bile kavrayamadıkları ”Erkekliğe ilk adımını atacaksın” sözüdür. Oysa bu konuda yapılacak uygulamalar pekâlâ vardır. Belki de sünnet öncesi uygulanacak bir psikoterapi çocuğun sünnet korkusunu yenmesini sağlayabilir.

Çocuğu sünnete hazırlamak, onun sünnette ne giyeceğinin, kaç adet davetiye basılması gerektiğinin hesabını yapmak değildir. Sünnet öncesi, çocuğa rahatlatıcı bir ortam sunmak gerekir. Bu görev de çocuğunu sünnet ettirmeye hazırlanan ailelere düşmektedir. Öncelikle aileler kendilerini panik havasından kurtarmalıdırlar. Çünkü çocuk kendisinin sünnet edilmesi aşamasında, ailesinde gözlemlediği bu panik havasından da fazlasıyla etkilenir. Aileler bu konuda daha duyarlı olmalı,”Çocuğumuzun sünnet korkusunu nasıl yenebiliriz?”sorusunun cevabını bulmaya çalışmalıdırlar.
Çocuğun sünnet korkusunun sebeplerinden birisi de canının yanacağı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Kendisinden önce sünnet olmuş arkadaşlarından yahut akraba çocuklarından duyduğu sünnet hikâyeleri de bu korkuyu körüklemektedir. Bu durumda aileler, sünnetin nasıl yapılacağı ve faydaları konusundan başlayarak, sünnet olurken anestezi verilip o bölgenin uyuşturulacağını, bu nedenle de canının çok yanmayacağını, sünnet olan çocukların daha sağlıklı büyüyeceklerini uygun bir dille anlatmalıdır.

SÜNNET KORKUSUNUN OKULDAKİ YANSIMASI

Her yıl ikinci dönemin sonlarına doğru, tuvalette çocukların birbirlerinin cinsel organlarını incelediklerini gözlemledim. Öğretmenliğimin ilk yıllarında bu olayın cinsiyet ayrılığı ve meraklarından kaynaklanacağını düşündüğüm için, teorik bilgilerimi ön planda tutarak, konuyu çok fazla önemsememiştim; ancak velilerden gelen tepkiler nedeni ile durumu daha sıkı takip etme yoluna gittim; çünkü bu yaşlarda çocuklarının cinsiyetlerine yönelik farklı davranışları, anne babaları çok çabuk telaşlandırır.

Acaba neden özellikle sene sonuna doğru cinsel organlarını inceleme gereği duyuyorlardı? Teorik bilgilerdeki gibi yaşları gereği miydi?
Erkek çocuk, sosyal çevrenin değer yargılarını, ahlâkî değerlerini öğrenirken bu sosyal çevre içinde kullanılan sözcükleri somut olarak düşünür ve yorumlar.
61–72 aylık erkek çocuklar üzerinde yaptığım araştırma sonucunda, bu durumun cinsel meraktan değil, çocukların sünnet korkusundan kaynaklandığını, bu nedenle de sünnet olacak çocuğun, sünnet olmuş arkadaşını incelediğini fark ettim.
Yaz döneminin ve sünnet düğünlerinin yakın olduğu bu günlerde 4 yıl önce okulda gözlemlediğim, işte böyle bir somut düşünme biçimini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Nisan ayı sonlarına doğru sınıfta erkek çocuklar arasında dedikodular yayılmaya başladı. Aramızda geçen diyaloglar aynen şöyleydi:

-Öğretmenim, B……. A ile birlikte tuvalete girdi.
—Anladım. Sen iki kişinin tuvalete birlikte girdiklerini gördüğünü söylüyorsun.
—Evet öğretmenim. (Şikâyet edilenler hemen savunmaya geçtiler. )
—Çocuklar iki kişi tuvalete birlikte girince tuvaletinizi yapabildiniz mi? Yapamadınız değil mi? Çünkü tuvalet iki kişinin sığabileceği büyüklükte değil.
—Biz tuvaletimizi yapmadık öğretmenim.
—Peki, tuvalette bir şey mi aradınız? Ben merak ettim.
—Hayır. Arkadaşımın pipisini keseceklermiş. Çok korkuyor.
—Sen arkadaşının korkusunu geçirebildin mi?
—Ben hâlâ korkuyorum. Kesilince ya çişimi yapamazsam?
—Arkadaşın çişini yapabiliyor mu?
—Evet.
Bu konuşmalarımızın ardından:
—Çocuklar, arkadaşınız sünnet olacağı için endişe duyuyormuş. Kimler sünnet oldu? diye sordum. Sınıfta “Ben ben” sesleri yükseldi. Daha sonra da
“Sünnet olurken canınız acıdı mı? Sizi kim sünnet etti? Sünnet olurken heyecan duydunuz mu? Ağladınız mı?” diye sorular yönelttim ve sorularımın cevabını almak için sıra ile hepsine söz hakkı verdim.
Ardından onlara her çocuğun sünnet olacağı zaman heyecan duyabileceğini ve ‘’kesme’’ kelimesinin kendilerini korkuttuğunu, onları anladığımı, aslında fazla bir deri parçasının düzeltildiğini, böylece her erkeğin sünnet olduğu zaman daha sağlıklı olup, daha iyi gelişip büyüyeceğini açıkladım. Canlarının acımaması için bir sprey sıkıldığını, bu nedenle acı duymayacaklarını söylediğimde, sünnet olanlar benim sözlerimi doğrulamaya başladılar. Bu konuşmamdan sonra sünnet olanlar, sünnet anılarını, belli bir süre arkadaşlarına anlattılar.

Olay büyüktü. Tuvalette birbirlerinin cinsel organına bakmışlar, sınıf içinde dedikodular yayılmıştı. Bu olayın eve farklı boyutlarda yansıyacağı muhakkaktı. ‘’Anne A… ile B tuvalete birlikte girdi.’’ gibi…Bu cümleyi duyan anneler ne düşünecekti? Ne yapmalıydım? Hemen vakit kaybetmeden, o hafta bir veli toplantısı yaptım. Olayı anlattım. Çocukların korkularının, büyüklerin çocuk üzerinde bırakacağı etkinin farkında olmadan kullandığı kelimelerden kaynaklandığını, birbirlerinin cinsel organlarına bakmalarının bir sapıklık belirtisi olmadığını, endişe duymamaları gerektiğini söyledim.

Artık ERKEK çocukların sünnet dönemine doğru, neden iki kişi tuvalete girdiklerini çok iyi biliyorum. Böyle olaylar yaşanmadan önce sene sonuna doğru velilerimle yaptığım toplantılarla velilerimi aydınlatırken, sınıf içinde de bu konuyu işleyerek çocukları rahatlatıyorum.

SÜNNET HANGİ YAŞTA YAPILMALI?
Hekimler arasında sünnetin hangi yaşta yapılacağına ilişkin tam bir fikir birliği bulunmasa da, American Pediatric Academy (APA), sünnetin yenidoğan döneminde yapılmasını öneriyor.
Yapılan araştırmalarda; Sünneti yapılan Yenidoğan çocuklar, sünnet olmayanlara oranla daha iyi gelişim göstermekte oldukları ve üriner sistem hastalıklarına yakalanma riskinin azaldığı kanıtlanmıştır.
1–6 yaş arası çocukların ve özellikle 4–5 yaş arasında olanların psikososyal gelişme dönemidir. Çocuklar bu yaşlarda cinsel organını kaybetme korkusu yaşayabilirler. Çocuk, anneye bağlıdır. Bu yaşlarda yapılacak sünnet, psikolojik olumsuz etkilere neden olabileceğinden önerilmemektedir. 7 yaşından sonra bu psiko-sosyal devre bir durgunluğa girer ve ergenlik çağına kadar devam eder. 7 yaş ve üzerinde toplumun bir üyesi olduğunu fark ederek, neden sünnet olduğunu anlayacaktır. Ancak, 9-10 yaşında bazı çocukların ikna olmaları zorlaşmakta, bu çocuklarda saldırganlık ve küfür etme gibi davranışlara rastlanabilmektedir. Bunun nedeni ise, daha küçükken kendisine söylenen sözlerin etkisi ile bilinç altında oluşan korkular ve sünnetçiye duyduğu nefret yatmaktadır.

AİLELERE TAVSİYELER

Bu nedenlerle;
• Uzmanlar tarafından hayatın başlangıç devresi olan ilk 20 gün içindeki yeni doğan döneminde,
• Veya 7 yaşından sonra sünnetin yapılması tavsiye edilmektedir.
• Mutlaka sünnet öncesi baba/dayı/amca/dede tarafından (Çocuğun seviyesine inebilecek kişi olmasında yarar vardır.) sünnet olmasının nedeni, sünnetin nasıl bir işlem olduğu, nerede kim tarafından sünnet olacağı basit bir dille çocuğa açıklanmalıdır. Büyükleri tarafından anlayabileceği şekilde gelecek açıklamaları duyan çocuk, sünnet olan yaşıtlarından ya da daha önce sünnet olan kendinden yaşça biraz daha büyük çocuklardan sünnet olayı hakkında yalan yanlış bilgiler edinmeyecektir.
• Çocuğun yanında asla çocuğu korkutacak sözcükler kullanılmamalıdır. Örneğin:-Biz bu sene bizim oğlanı Allah nasip ederse kestireceğiz.’’ cümlesini duyduğunda, somut düşünceye sahip olan çocuk:”Beni keseceklermiş. Tamam, ben öleceğim.’’ şeklinde bir korkuya kapılabilir.

Bütün bu yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi sünnet, çocuğun cinsel kimliğini kazanması aşamasında tamamlayıcı bir ögedir, sünnet olayının korkulacak bir şey olmadığı konusunda çocuğun bilgilendirilmesi birçok olumsuzlukları önleyecektir. Bu nedenle her anne, baba çocuğunu ürkütmeden hayatında bir kez yaşayacağı bu olayın ilerde kendisi için güzel bir anı olacağını belirtirse hem aile hem de çocuk bu dönemi rahat bir şekilde atlatmış olurlar.



Emel ÖZDEMİR
Okul Öncesi Öğretmeni

Ülkü DUYSAK
Türkçe öğretmeni
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×