Neler yeni

İstanbul’ un Fethi Üzerine

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
Rasûlullah’ın (ASM) müjdesine nâil olmak için, Fâtih Sultan Mehmed Hân’a gelinceye kadar İstanbul Emevîler, Abbasîler ve Osmanlılar tarafından defalarca muhasara edilmiş, fakat alınamamıştı. Halbuki ‘Kostantiniyye’ muhakkak fethedilecekti ve o fethedilmeyi bekliyordu.

Neticede “Ya ben Bizans’ı alırım; ya Bizans beni!” diyerek muhteşem bir azim, gayret ve inançla hareket eden genç sultan Mehmed Han, İstanbul’un fethine ve hadîs-i şerifteki âlî mertebeye mazhar oldu.

Fetih gerçeği; yirmi iki yaşında, ama rûhen olgun bir sultanın maddî kuvvet ve mânevî, tükenmez enerjiyi mezcetmesiyle tahakkuk etmiştir.

Kostantiniyye’nin fethine yakın Ortodoks hıristiyan dünyası ikiye ayrılmıştı: Biri; Roma kilisesiyle birleşerek Türklere karşı Papalık ve diğer Hıristiyanlık âleminin yardımını sağlamak isteyenler. Diğeri; çeşitli bahanelerle kendi tebeasına zulmeden Lâtinlerin tahakkümü altında ezilmektense vicdan hürriyetine azamî saygılı Müslüman Türklerin hâkimiyetine girmeyi isteyenler.

Zirâ, İslâm; asla öldürmeyi düşünmeden yaşatmayı hedef ittihaz eden ilâhî bir nizâmdı. Kılıç en son düşünülen ve kangren olmuş uzva vurulacak cerrahın neşteri idi.

Evet, Ortodoksların büyük kesiminin müslümanları katoliklere tercih etmelerinin sebebi, Müslüman Türklerin yüzyıllardır din ve vicdan hürriyetinin temsilcileri olmalarıydı. Türk sarığı o zamanlar İslâm mümessilliğinin bir remzi idi.

İstanbul muhasarası esnasında Bizans tebeasınca Türk idâresi, bir kazanç ve nimet olarak görülüyordu. Bizans’ın zamnın başvekili Lukas Notaras “Kostantinopolis’te kardinal şapkası görmektense, Türk sarığını görmeyi tercih ederim.” Demesi tez konusu olacak derecede düşündürücü bir hâldi.

Ortodoks âleminin bu günkü mevcudiyeti, Fâtih’in İslâm’dan aldığı insanî, medenî, hakperest ve hoşgörülü davranışıyla sağlanmıştır. İnsan haklarına dâir buna benzer hâller, ancak 18. yüzyılın sonlarında Fransız ihtilâliyle bir nebze Avrupa medeniyetine girmeye başlamıştır.

Fetihle Avrupalılar, insanlığı öğrenmeye başlamış, Osmanlı’nın Avrupa’da ilerlemesiyle, fethedilen yerlerde insanlık rahat, huzur ve adâlete kavuşmuştur.

Elli üç gün devam eden ve o zamana kadar görülmemiş hârikulâdeliklerle dolu muhasaradan sonra fetih müyesser olmuş, fethin en büyük işâreti ve sembolü ‘Ayasofya’ camiye tahvil edilmiştir. Fetihle beraber Bizans halkı da hudutsuz bir hoşgörü ve müsamahayla insan gibi yaşamaya başlamıştır. 29 Mayıs 1453, aslında Bizans’ın ( Doğu Roma’nın) yıkılışıdır. İstanbul’un fethi ise, Hicrî 20 Cumâde’l ûlâ 857’dir, vesselâm.


İsmail Hakkı AVCI
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×