Neler yeni

Eğitim Felsefesi

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
Eğitim Felsefesi

Felsefe Nedir?

Felsefe: Yunancada “sevgi” anlamına gelen Phillave "bilgi, bilgelik, hikmet" anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entellektüel faaliyet ve disiplindir. Buna göre, felsefe "bilgelik sevgisi" ya da "hikmet arayışı"anlamına gelmektedir.

Felsefe Bilgisinin Özellikleri

Felsefi bilgi, önceden elde edilmiş bilgilerin birbirine eklenmesiyle büyüdüğü için birikimsel (yığılan/kümülatif) bir bilgidir.
Felsefi bilgi, filozofların mantığa dayalı ve tutarlı düşüncelerinin bir ürünü olarak sistemli ve düzenlidir.
Felsefi bilgi, genişleme ve zenginleşme özelliğine sahiptir, ancak ilerleme özelliğine sahip değildir.
Felsefi bilgi, filozoflardan ve kültürlerden bağımsız değildir, bu sebeple de subjektif (öznel) bir bilgidir.
Felsefi bilgi subjektif olduğu için de doğruluğu ya da yanlışlığı gözlenebilir olgulara bağlı olarak test edilemez.
Felsefi bilgi, varlık ve bilgiyi bir bütün olarak ele aldığı için bütünleştiricidir.
Felsefi bilgi, var olan bilgiler üzerine tekrar dönüp eleştirel bir tarzda ele aldığı için refleksif bir bilgidir.
Felsefi bilgi, varlığı, hayatı, insanı bir bütün olarak açıklama amacını taşıdığından dolayı evrenseldir.

FELSEFENİN ALANLARI

ONTOLOJİ (Varlık Sorunu):Var olanla, var olacak olanları inceleyen felsefenin disiplin alanlarından biridir. Varlığın özü nedir? Evrenin ana yapısı nedir? Tanrı nedir? Ruh nedir? Ölüm nedir? Türünden sorulara cevap arar.. Sorularının en önemlisi Arkhe nedir? sorusudur. Yani tüm var olanların başlangıcı, ilk tözü nedir? Sorusuna yanıt aramaktadır.

Nihilizm: Metafizik, ahlâkî güç ve kuvvetleri yok sayan, mevcut olan güçlere, değerlere ve düzene karşı çıkan, hiçbir iradeye boyun eğmeyi ilke olarak kabul etmeyen görüşlerin genel adıdır. Her şeyi, her gerçeği ve değeri inkâr şeklinde ortaya çıkan Nihilizm, bilgi felsefesi, varlık felsefesi, ahlâk ve siyaset alanında kabul görmüş ve yayılma imkânı bulmuştur. Ayrıca Sofistler ve Septikler, tenkit edilemeyen ve kendisinden şüphe edilemeyen hiçbir şeyin olmadığını ileri sürerek tenkitçi ve şüpheci bir nihilizmi ortaya koymuşlardır. (Gorgias)

Realizm: Bilinçten bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu kabul eder. Varlığın, insan bilincinden bağımsız ve nesnel olarak var olduğunu ileri süren görüş. (Aristo)

İdealizm: Varlığın özünü duyularla algılanan cisimlerin ya da görüntülerin değil, düşünce ile kavranan “ide”lerin oluşturduğunu ileri süren felsefi akımdır. (Platon)

Materyalizm:Evrendeki tüm varlıkların maddeden türediğini ve gerçek varlığın madde olduğunu öne süren görüştür. Bu görüş, tanrının varlığını ve ölümsüzlüğü kabul etmez. (K. Marx)

Panteizm (Tümtanrıcılık): Evren ve tanrıyı bir tutan görüştür. (Spinoza)

Spritualizm (Ruhçuluk):Asıl varlık olanın ruh olduğunu kabul eden görüştür.

Monizm (Tekçilik):Varlığın tek cevher olduğunu kabul eden görüş.

Dualizm (İkicilik): varlığın birinin yer kaplayan (madde), diğerinin düşünen (bilinç) iki cevher olduğunu öne süren görüştür. (Descartes)

EPİSTEMOLOJİ (Bilgi Sorunu): Bilgi sorunuyla ilgilenen bir felsefi disiplin olup, bilginin ne olduğu, kaynağı, doğru, yanlış, bilinemez, mutlak ya da göreceli oluşu, türlerinin neler olduğu gibi sorulara cevaplar aramaktadır.

Sensualizm (Duyumculuk):bilgiyi duyumlara indirgeyen, duyum dışında bilgi edinme biçimini kabul etmeyen felsefi akımdır.

Amprizm (Deneycilik):bilginin tekkaynağının deney olduğunu, zihinde deneyden gelmeyen hiçbir şey olmadığını kabul eden felsefi akım. (J. Locke)

Rationalizm (Usçuluk):doğruluğun ölçüsünü duyularda düşünmede ve tümdengelimli çıkarımlarda bulan felsefi akımdır. (Descartes)

Kritisizm (Eleştiriselcilik):Bilgi elde etme yollarını eleştirip, bilginin dış dünyadan alınan duyumlarla ve aklın doğuştan sahip olduğu bilgi edinme yetisi ile elde edildiğini öne süren felsefi akımdır. (İmanuel Kant)

Entiüsyonizm (Sezgicilik): Gerçeğin ne akıl ne de duyularla bilineceğini, gerçeğin sezgi ile elde edileceğini öne süren felsefi akımdır. ( H. Bergson)

Pozitivizm (Olguculuk):doğru bilgiye olayların incelenmesi ile ulaşılabileceğini, bütün bilgileri yalnızca deneysel bilimlerin sağlayabileceğini öne süren felsefi akımdır. (Auguste Comte)

Dogmatizm (Nasçılık-İnakçılık):İnsan zihninin varlık hakkında doğru ve kesin bilgi elde edebileceğini öne süren felsefi akımdır.

Septisizm (Şüphecilik):Ne aklın ne de duyuların gerçeği bildireceğini öne sürerek, her türlü bilgiyi olanaksız gören felsefi akımdır. (Pyrrhon, Timon)

Relativizm (Görecelik):Herkes için geçerli bilgi ve değerlerin olmadığını, bunların çağlara, toplumlara, kültürlere ve insanlara göre değiştiğini öne süren felsefi akımdır. (Bkz. Sofistler)

SOFİSTLER: M.Ö. 5. ve 4. yüzyılda, siyasi ve toplumsal koşulların değişmesinin ve doğa felsefesinin iflasının ardından, “insan üzerine felsefe”nin başlatıcısı olarak ortaya çıkan gezgin felsefe öğretmenleri grubu. En önemli Sofistler arasında, Protagoras, Gorgias, Hippias, Antiphon, Thrasymakhos ve Kallikles’in adı verilebilir. Sofistler, felsefi bir okul oluşturmaktan çok, belli bir mesleğin üyesi olan, toplumsal ko*şulların değişmesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan pratik işlerde yol göstericiliğe duyulan açlıktan, kendileri için bir meslek ve yaşam biçimi üretmiş olup, para karşılığı ders veren gezgin öğretmenlerdi. Bu gezgin öğretmenler, dilbilgisi, İkna sanatı, retorik, mahkemede kendini savunma sanatı, mantık, ahlâki davranış, edebiyat eleştirisi, matema*tik ve dilsel analiz gibi birçok sanatı öğrenme iddiasında olmuşlardır.

Sofist felsefe relativizmin (göreceliğin), şüpheciliğin ve insan merkezli felsefenin bir anlamda başlangıç noktasıdır. “İnsan her şeyin ölçüsüdür” sözü sofistlerce söylenmiştir.

AKSİYOLOJİ (Değerler Sorunu): Bu alan etik ve estetik konularını içerir. İnsanın yapıp etmelerini inceler; davranışların dayandığı ilkeleri ve değerleri araştırır. Bu disiplin ahlâklı, ahlâksız, iyi, kötü, saygılı; özgürlük, tutsaklık, erdem, erdemsizlik, mutsuzluk, güzellik, çirkinlik, vicdanlılık v.b. nedir? Var mıdır, yok mudur? Varsa neden var, nasıl kaynaklanır? Bular değerlendirilirken bir ölçüt kullanılabilinir mi? Sorularını yanıtlamaya çalışır.

Bu sorulara verilen yanıtlar da eğitim sistemini etkiler ve değiştirir. Eğer bu değerler var ve evrenseldir derseniz, bunları öğrencilere kazandırmaya çalışır ve hiç ödün vermezsiniz. Bu değerler var fakat evrensel değildir, zamanla değişir derseniz, eğitim ortamında esnek davranırsınız.

EĞİTİM VE FELSEFE

Eğitim felsefesi; eğitime yön veren, hedefleri (idealleri) şekillendiren ve eğitim uygulamalarına yol gösteren bir disiplindir.

Eğitimle uğraşanlar felsefeden yaralanarak en azından felsefenin süzgecinden eğitimle ulaşmak istedikleri hedefleri ortaya koyar ve uygulamaları değerlendirmek için standartlar ve normlar formüle ederler. Her toplum kendi düşünce sistemini geliştirir.

Eğitim felsefesinde ortaya konan eğitimle ilgili düşünce kuramları normal felsefeden esinlenen yaklaşımlardır. Eğitim felsefesi de (felsefe gibi) eğitimi; bütün unsurları -doğrudan ve dolaylı- ilgili olduğu bütün alanları dikkate alarak bir bütün olarak kavramlaştırmak durumundadır.

EĞİTİM FELSEFESİNİN İŞLEVLERİ

Eğitimin felsefesi eğitimin hedeflerinin seçiminde, hedeflerin topluma, bireye uygunluk derecesinin tayin edilmesini ve hedefler arasındaki tutarlılığın kontrol edilmesini sağlar.
Eğitim felsefesi eğitimin amaçlarının saptanmasında toplumun özelliklerinin, bireyin ihtiyaçlarının ve “konu alanı” gereklerinin hangi yönlerine ağırlık verileceğinin belirlenmesinde etkin rol oynar.
Eğitim felsefesi, eğitim bilimleri ve eğitimle ilgili diğer bilimlerin bulgularını bütünleştirerek eğitim uygulamalarına çok yönlülüğü, geniş açıdan bakmayı getirir.
Eğitim felsefesi öğrenme kuramlarını geniş bir perspektif içinde inceleyip çeşitli kuramların deneysel çalışmalarla ortaya konan bulgularını bütünleştirir. Eğitimci ve öğretmenlere değişik durumlar için çeşitli alternatifler ortaya koyar.
Eğitim, insanın bütün yaşam süresi ve faaliyet alanlarıyla ilgilidir. Bunlar arasında anlamlı bağ kurulması, geçmişle bugün arasında sağlıklı bir bütünlüğün oluşturulması felsefi çalışmalarla mümkün olabilir.
Eğitim felsefesinin bir başka fonksiyonu hâlihazır eğitim faaliyetlerinin dayandığı teorik temelleri incelemek ve bunları eleştirmektir.
Eğitimciler, sıkı sıkıya bağlandıkları ve en iyisi saydıkları uygulamaların temelindeki kuramsal dayanakların sağlamlığını ancak felsefi bir yaklaşımla ortaya koyabilir ve çözebilirler.
Eğitim felsefesi, eğitim kuramlarının geliştirilmesi ile uğraşır.
Bilimsel bilgiler ile uygulama sonuçlarını birleştirerek ülkenin toplumsal, kültürel, ekonomik yapısı ve değerleriyle tutarlı kuramlar geliştirme eğitim felsefesinin en önemli fonksiyonlarından biridir.
Eğitim felsefesi eğitimci ve öğretmenin eğitimi bütün yönleriyle görmesine yardım eder.
BAZI FELSEFİ AKIMLAR VE EĞİTİME İLİŞKİN TEZLERİ

Gerek felsefenin, gerekse eğitimin temelinde insan ve onun sorunları, bunların çözümüne ilişkin çabalar yer alır. Çeşitli felsefi akımların, varlık, bilgi, değerler, ahlâk, insan ve insanın eğitimine ilişkin bakış açıları değişmektedir. Eğitimin amaçları, içeriği, öğretim yöntemleri, benimsenen felsefeye göre biçimlenir.

Eğitim felsefesi şu sorulara cevap aramaya çalışır:

İnsan nedir?
Eğitim nedir?
Eğitimin amacı nedir?
Kimler niçin eğitilmelidir?
Eğitimin içeriği ne olmalıdır?
Ne, ne kadar öğretilmelidir?
Eğitimde insana ne kazandırılmalıdır? vb.
1. İDEALİZM:

İdealizm gerçekliğin temelini, düşünsel, ruhsal/tinsel ve idea gibi kavramlarla kuran bir felsefe olarak tanımlanabilir. İdealistlere göre gerçek “fikirdir, düşüncedir, ruhtur”. Madde onun bir yan ürünüdür. Evrenin kanunları insanın entelektüel ve moral tabiatı ile uyum halindedir/olmalıdır.

Eğitim Anlayışı;

Gerçeğe giden yol sadece bilimsel yöntem değildir. Sezgisel düşünce de bilimsel tutum kadar önemlidir.
Evreni açıklamada, ruh, ahlâk, zihin ve düşünce gibi kavramları temel alır.
İdealizmde değerler mutlaktır ve değişmez bir yapıya sahiptir.
Gerçek bilgi aklın ürünü olan bilgidir ve insan zihninde doğuştan vardır, Öğretmenin temel görevi, öğrencilerdeki bu gizli bilgileri açığa çıkarmaktır.
İyi, güzel ve doğrunun evrensel olduğunu savunan bu görüşe göre, öğrencilere yaşayan değerler ve bu değerlerle nasıl yaşayacağı öğretilmelidir.
İdealist eğitimin merkezinde konular, dersler, evrensel doğrular ve bunları aktaracak öğretmen vardır. Bu nedenle idealistler konu alanı veya bilgi merkezli eğitim programı geliştirme yaklaşımını benimsemişlerdir.
İdealizmde gerçek akıldır ve madde bir bakıma onun ürünüdür
Bir yargının doğruluğu, söz konusu yargının diğer yargılarla uyuşmasına bağlıdır. Çünkü idealist görüşte tutarlık kavramı önemli bir yer tutar.
Okul kültürel mirası oluşturan değerleri öğretmelidir.
Eğitim ruhu iyiye çevirme işidir.
Zeki insanlar (Filozoflar) devleti yönetmelidir.(Platon)
Yön verdiği eğitim felsefesi esasiciliktir.
2. REALİZM:

İdealizme karşıt bir görüştür; dış dünyanın algılarımızdan bağımsız olarak var olduğu savına dayanır.
Eğitim Anlayışı:

Bu görüşe göre var olan her şey gerçektir.
Dış dünyanın insan algılarından bağımsız olduğu varsayımından hareket eder.
Maddenin varlığına olan inanç temeldir. (Asıl olan maddedir) Evreni madde ve somut olanlarla açıklarlar.
İnsanlar, akıl ve muhakeme güçleriyle dünyayı bilirler. Var olan her şey doğadan gelir ve doğanın kanunlarınca idare edilir.
İnsan davranışları bu doğa kanunlarına uygunluğu ölçüsünde akılcıdır.
Bir fikir ya da inancın doğruluğu, dile getirdiği nesne ya da olgunun var olmasına bağlıdır.
Bilginin kaynağı yaşanan çevredir. Nesnellik düşüncesine dayanır.
Toplumsal değerleri koruma ve yeni kuşaklara aktarma esastır. Bu aktarma ile gençlerin akıllarını kullanma yetenekleri geliştirilir.
İdealizmde olduğu gibi konu alanını merkeze alan program tasarımları benimsenir.
Akla bağımlı olması nesnel olmasını sağlar.
İdealist görüşe karşıt olarak oluşturulmuş bir görüştür.
Bilgi doğuştan değildir sonradan elde edilir.
Bilimsel yöntem, deney ve gözlem kullandığı yöntemdir.
Yön verdiği eğitim felsefesi daimicilik ve esasiciliktir.
3. PRAGMATİZM (Başarıcılık, Faydacılık)

İdealizm ve Realizm’in çıkış yeri Eski Yunan dünyası iken, Pragmatizm 20. yüzyılda Amerika’da ortaya çıkmıştır. Pragmatistler (Faydacılar) doğrunun insan yaşantısından (Deneyimlerinden) kaynaklanan deneysel bir olgu olduğunu ileri sürerler. Pragmatizm esas itibarı ile Amerikalı felsefeci John Dewey’in deneyci düşünce sistemi üzerine kurulmuştur. Pragmatizm yararcılık-faydacılık diye anılmakla birlikte, deneycilik, aletçilik, işlevselcilik-fonksiyonalizm gibi kavramlarla da ilişkilendirilmiştir.

Eğitim Anlayışı:

Gerçeğin değişken ve göreceli olduğu görüşüne dayanır. Gerçeğin bu yapısı nedeniyle mutlak ya da evrensel doğru bulunmaz.
Doğruluk, düşüncenin başarısıdır.
Bilgi “yaşantı” yoluyla elde edilir.
Pragmatizmde önyargıların yeri yoktur.
Bir fikrin, bir inancın ve bir hipotezin sonuçlarını değerlendirerek gerçeğe varma yoludur.
Öğrenme, öğrenen ile çevre arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıktığından dolayı aktif katılımı gerektirir.
Eğitimde esnektir. Sürekli deneme ve düzeltmelere olanak tanır.
Eğitimde çıkış noktası konu değil çocuktur.
Eğitim yaşamın kendisidir. Öğrencilere öncelikle nasıl eleştirel düşünecekleri öğretilmelidir. Ayrıca problem çözme becerileri de kazandırılmalıdır.
Eğitimde bireysel özellikler ve etkin katılım önemlidir.
Değerler görecelidir ve bireyler arasındaki etkileşime göre biçimlenir.
Yön verdiği eğitim felsefesi ilerlemecilik ve yeniden kurmacılıktır.
4. NATURALİZM:

Realizmle yakından ilişkili olmakla birlikte ayrı bir felsefi akım olarak gelişen ve temeli çok eski çağlara dayanan natüralizm, fiziksel dünyanın dışında bir gerçekliğin olmadığını savunur. Natüralizm’e göre insanoğlu doğanın bir ürünüdür. Bu nedenle insan ve doğa arasındaki uyum ve ilişkilere önem verir. Bu akım materyalist felsefeyle de özdeşleştirilmekte ve metafiziğe karşı çıkmaktadır.

Doğa, doğrunun, insan yaşantısının ve deneyimlerinin kaynağıdır. Bu nedenle doğa kanunlarının topluma, ekonomiye, siyasete ve eğitime uygulanması gerekir.

Natüralist felsefeye göre eğitim, insanları, insan doğasının gerektirdiği şekilde ve bu doğaya uygun bir yaşam doğrultusunda yetiştirmelidir. J.J. Rousseau (Bknz: Emile) ve Pestalozzi bu felsefenin eğitimle ilgili görüşlerini savunmuşlardır.

Eğitim öğrenci merkezli ve demokratik olmalıdır.
Öğrenciler, bizzat yaparak yaşayarak öğrenmeli, doğal ortamda karşılaştığı problemleri yine kendi çözmeli, duyularını geliştirmeli, çevresiyle etkileşerek hayatını düzenlemelidir.
Öğrenme kişinin ilgi ve yeteneklerine göre düzenlenmelidir.
Öğretmen bilgi aktaran, ezberleten değil, doğal ortamda bilgi için fırsatlar yaratan olmalıdır.
Öğrencilerin çevreyle etkileşimini sağlayarak öğrenmeyi gerçekleştirilmelidir.
Öğretmen öğrenciyi zorlamamalıdır, çünkü insan öğrenmeye hazır olduğu zaman öğrenir.
Öğrenciye hazır bilgi sunulmamalı, bilgiyi keşfetmesine imkân sağlayacak yöntemler kullanılmalıdır.
J. J. ROUSSEAU EĞİTİM ve EMİLE:Ünlü Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau (1712-1778), “Toplum Sözleşmesi” (1762) kitabıyla politik açıdan, “Emile ya da Eğitime İlişkin” (1763) kitabıyla da eğitbilimsel açıdan, Tanzimat Dönemi'nden, Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar sınırlı da olsa pek çok Türk aydınını etkilemiştir.

EĞİTİM AKIMLARI

1. DAİMİCİLİK (Prennialism):Bu akımın temelinde “Klasik realizm” yatar. Bu eğitim görüşünü aynı zamanda idealistlerin birçoğu da destekler. Eğitimin evrensel nitelikteki belli gerçeklere göre şekillendirilmesi üzerinde dururlar. Bunlara göre insanın doğası ve ahlaki ilkeler değişmez. İnsanların bu değişmez ebedi gerçeklere göre yetiştirilmesi gerekir. Eğitim sağlam ve doğru karakterli insan tipi yetiştirme işiyle meşgul olmalıdır. İnsan doğasının en iyi yanı “akıl”dır. Bu nedenle, eğitimde insan zihninin gelişmesine (entelektüel eğitime) önem verilmesi gerekir.

Eğitime İlişkin İlkeleri:

Değişmeyen, evrensel bir eğitim
Entelektüel eğitim
Evrensel ve ebedi (değişmez) gerçeğe uyum için eğitim.
Eğitim hayatın bir kopyası (taklidi) değil, ona hazırlıktır. Daimicilere göre, okullar hiçbir zaman gerçek hayatın bir kopyası veya toplumun bir benzeri olamaz. Okulun amacı, insan zihnini geliştirmek olmalıdır. Daimciler “eğitim hayata hazırlıktır” derken, öğrencinin kültürel mirası ve değerleri benimsemesi, bu surette değerlerinin farkında olunmasının sağlanması ve onların gelişimine katkıda bulunması olarak yorumlamaktadırlar. Okulun temel işlevi kültürü etkili bir şekilde yeni kuşaklara aktarmaktır.
Çocuk ve gençlere dünyanın hem manevi hem de maddi gerçeklerini tanıtacak bilgiler verilmelidir. Çocuklara belli zamanlarda önemli olan bilgiler yerine her zaman her yerde ve her yaşta geçerli bilgi ve değerler kazandırılmalıdır. Bu geçerli bilgi ve değerler ise sırasıyla, beşeri bilimler, matematik, felsefe, mantık ve tabii bilimlerde bulunur.
Büyük kitaplar (Klasik eserler) eğitimi. Öğrencilere evrensel sorunlar ve insanlığın üstün nitelikteki dilek ve istekleri edebiyatta, felsefede, tarih ve tabii bilimlerde geliştirilmiş olan eserler yoluyla öğretilmelidir. İnsan doğasının evrenselliği ve insan aklının en iyi ve en güzel eserleri klasik yapıtlarda örneklendirilmiştir. Eğitimde bunlara ağırlık verilmelidir.
2. ESASİCİLİK (Essentialism): Esasicilik bir felsefeye bağlı olmaktan çok doğrudan doğruya bir eğitim hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Birçok felsefi sistem ve görüşle uyum halindedir.

Eğitime İlişkin İlkeleri:

İnsan, sosyal ve kültürel bir varlık olup, doğuştan kafası boştur, hiçbir bilgiye sahip değildir.(tabular rasa-boş levha)
Eğitimin temel işlevi, insanın kültürünün temel öğelerini, özünü korumak ve bunları gelecek kuşaklara aktarmak ve topluma uyumu sağlamaktır.
Öğrenmenin doğasında, çok ve sıkı çalışma ve çoğu zaman zorlanma / zorlama vardır.
Öğrenme zorlu ve çok çalışmayı gerektirir. Disiplin eğitimde çok önemli bir yer tutar. Bu nedenle öğrenciye “kendisini disiplin altına alma” öğretilmelidir. Öğrencilere başlangıçta bazı şeyleri öğretmek zor gelebilir. Bu güçlükler disiplin içinde çözümlenebilir.
Eğitimde ve öğretimde “girişim” öğrenciden çok öğretmende olmalıdır. Bu nedenle öğretmen duygusal ve entelektüel yönden ehliyetli ve sınıfta lider olacak şekilde yetiştirilmelidir.
Eğitim sürecinin özünü “Konu Alanı”nın çok iyi özümlenmesi oluşturur. Esasicilere göre, tarihin süzgecinden geçmiş temel bilgiler çocukluğun kendi tecrübelerinden daha önemlidir. Programların çekirdeğini oluşturan teorik dersler, tarih, matematik, fen ve yabancı dillerdir.
Okulda zihinsel disiplin yaklaşımının geleneksel yöntemleri kullanılmalıdır. İlerlemecilerin önem verdikleri “problem çözme” yeteneği her konuya uygulanamaz. İnsanlığın süzgecinden geçen temel bilgiler soyut niteliktedir. Bunları pratik problemlere uygulamak her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle genel kavramların geliştirilmesi ve hayatın bütününü kavratacak şekilde bir öğretimin yapılabilmesi için soyut düşünme, alıştırma ve ezberleme yöntemleri kullanılmalıdır.
3. İLERLEMECİLİK (Progressivism):pragmatik (faydacı) felsefenin eğitime uygulanışıdır. Pragmatik felsefe “değişme”yi gerçeğin esası olarak görür. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”.Bu nedenle de eğitimin sürekli bir gelişim içinde olduğu öne sürülür. Eğitimciler yeni bilgi ve çevredeki değişmeler ışığında politika ve yöntemlerini ayarlamaya hazır olmalıdır. İlerlemeciler geleneksel eğitimin katı disipline dayalı, öğretmen merkezli, edilgen insan yetiştirme anlayışına karşı çıkmakta, toplum dışı dünyaya ve değişmez gerçeklere “uyum”dan çok, değişiklikleri ve günlük yaşamdaki çeşitlilikleri anlamanın gerekliliğini savunmaktadır.

Eğitime İlişkin İlkeleri:

Eğitim aktif ve çocuğun ilgilerine göre olmalıdır. İlerlemeciler, çocuğun bir bütün olarak görülmesi gerektiğini kabul ederler. Buna dayalı olarak çocuğun merkezde olduğu bir eğitim düzeni önem taşır. Çocuklar ilgi, kapasite ve özelliklerine uygun bir eğitim programı içinde yetişmelidir.
Öğrenmede “problem çözme” yöntemi esas alınmalıdır. İlerlemeci eğitim görüşünde bilginin soyut olarak elde edilmesi ve bilginin öğretmen tarafından çocukların zihinlerine doldurulması görüşü yer almaz. Bilgi önemli ve anlamlı ise, insanlar o bilgi ile bir şeyler yapabilmelidir. Bilgi etkileşim içinde aktif olarak kazanılmalı ve çocuğun ilgilerine bağlı olarak öğrenilmelidir. Problem çözme bilgi edinmede esastır. Bilgi yaşantı edinmede, yaşantıları geliştirmede ve yeniden düzenlemede bir araçtır. Bu açıdan problem çözme, kritik düşünme ve daha önce öğrenilmişlerin yeniden geliştirilmesini içerir.
Okul yaşama hazırlık olmaktan çok, yaşamın kendisi olmalıdır. Okul, çocukların eleştirici güçlerini kullanarak yaşadıkları bir yer olmalıdır. Okulda çocuğa uygun öğretim ortamları hazırlanırken, hayatında karşılaşacağı durumlara yer verilmelidir.
Öğretmenin görevi yönetmek değil, rehberlik etmektir. Çocuklar kendi gelişimlerini kendileri plânlamalı, öğretmen de bu durumda onlara rehberlik etmelidir. Öğretmen, öğretme ortamının hazırlayıcısı, yol göstereni ve koordinatörüdür. O sınıfta otoritenin tek kaynağı olarak görülmemelidir.
Okul, öğrencileri yarışmadan çok, işbirliğine özendirmeli ve yöneltmelidir. Uygar bir yaşam için eğitim bir gurup yaşantısı olmalıdır.
Demokratik eğitim ortamı; bunun için de okulda, öğrencilerin kendi kendilerini yöneltmelerine, fikirlerin serbestçe tartışılmasına, okul faaliyetlerinin öğrencilerle birlikte plânlanmasına ve herkesin eğitim yaşantısı sürecine katılmasına imkân sağlanmalıdır. İlerlemeciler, bireyin dinamik yönüne ağırlık getirerek, onun grup sürecine katılarak, bilimsel yöntemleri kullanarak kendi kendisini gerçekleştirmesine önem vermektedir.
4.YENİDEN KURMACILIK (Re-Constructi-onism) :Bu eğitim akımı ilerlemecilik akımının bir devamıdır. Son gelişen akımlardan biridir. Akımın dayandığı felsefe “pragmatizm” dir. John Dewey, Isaac Bergson, T. Brameld temsilcilerindendir. Eğitim açık seçik bir “sosyal reform hareketi geliştirme”de önemli araçlardan biridir.

İlkeleri

Eğitim yeni bir toplumsal düzen (social order) yaratmaya girişmelidir. Toplumsal değişmede temel sorumluluk okullarda, esas güç öğretmenlerdedir.
Okul yeni bir toplumsal gelişmeye imkân verecek biçimde geleceğe yönelik olmalıdır.
Okul toplumda yapılması gereken sosyal reformların gereğine toplumu inandırmalı ve onları eğitmelidir.
Yaşam sadece yaşanan an değildir, geleceği de içine alır. Yaşam sürekli değiştiğinden insan her an onu yeniden kurmak zorundadır. Toplumun ve dünyanın gelecekte karşılaşacağı sorunlara eğitimde önem verilmelidir.
Dünyayı paylaşan ülkeler arasında ve içinde ırk, din, cinsiyet, gibi ayrımlar yapılmamalı, eğitimin hedefi sevgi, barış, hoşgörü ve mutluluk sağlama gibi güçlü ve tutarlı değerlere dayalı bir dünya uygarlığı kurma olmalıdır.
Eğitimin amacı toplumu yeniden düzenlemek ve toplumda gerçek demokrasiyi yerleştirmek olarak kabul edilmektedir.
Bu akımın önemli özelliği, eğitimin davranış bilimlerinin bulgularına dayalı olarak “toplumu yeniden inşa edeceğine” inanılmasıdır.
5.VAROLUŞÇULUK (Egzistansiyalizm -Existantialism) (J.P.Sartre):

Varoluşçular insana önem verirler. Varoluş özden önce gelir. İnsan hayatı süresince ne yapacağı hakkında kararı kendisi vermelidir. Her insan kendisinden, kendi değer yargılarından sorumludur.

Bu felsefenin eğitime getirmek istediği unsur “İnsan Özgürlüğü”dür.
Eğitim, kişinin kendini gerçek özellikleriyle tanımasına imkân vermelidir.
Okul programları “kişiliklerin gelişmesine” yardımcı olmalıdır.
Öğretmenin görevi de kişinin kendisini tanımasına yardımcı olmaktır.
Öğretimde kişiye değişik seçenekler vererek, doğruyu bulma ve kendi gerçeklerini seçme fırsatı verilmelidir.
Eğitimde en uygun yöntem Sokratik Tartışmadır. Ancak öğretmen tarafsız olmalı, kendi doğrularını ve değerlerini kesinlikle öğrenciye zorla benimsetmeye kalkmamalıdır.
6. HÜMANİZM VE HÜMANİSTİK EĞİTİM ANLAYIŞI

Hümanist felsefe de asıl olan insandır. “İnsanlık sevgisini, insanın yüceliğini amaç ve olgunluk sayan bir öğretidir”. İnsan kendi başına anlamlı yeterli bir bütündür. Asıl olan insanın ilgileri değerleri ve ihtiyaçlarıdır.

Hümanizme göre, insanlar diğer canlılar gibi mekanik davranışlar sergilemezler. Yani her zaman kasıtlı ve değerli davranışlar sergilemeyebilirler. İnsanı bir bütün olarak anlamak gerektiğine inanırlar. İnsanlar hayat boyu yaşadıkları tecrübelerle içinde bulundukları çevre ve sahip oldukları özel ilgi ve motivasyonla bir bütündür.

Hümanistik eğitim anlayışının felsefi temellerini Abraham Maslow ve Carl Rogers’ın attığı söylenmektedir. İlerlemeci eğitim anlayışı ile Hümanist eğitim anlayışı benzer özellikler taşımaktadırlar. Blumfeld (1993) ilerlemeci eğitimle hümanist eğitimin aynı olduğunu söylemektedir. Ancak birçok eğitimci için ilerlemeci ve hümanist eğitim anlayışı benzer nitelikler taşısa da aynı değildir.

Gage ve Berliner’e göre hümanistik eğitim anlayışında beş temel hedef vardır.

Kişisel yönlendirme ve bağımsızlığı teşvik.
Ne öğrenilmesi gerektiğini seçme sorumluluğunun verilmesi.
Yaratıcılığın geliştirilmesi.
Şüphecilik.
Sanatsal bir yön.
Hümanistik yaklaşımın yukarıda belirtilen hedeflere ulaşmak için eğitim programlarına koyduğu ilkeler şunlardır;

Tam bağımsız birey yetiştirmek amaçlanır. Öğrenciler sadece birer numara değil birer bireydir.
Zorlama ve direktif yoktur, ilgi ve saygı vardır.
Öğrenci aktif olmaya özendirilir ve kendi tercihlerini yapmalarına teşvik edilir.
Öğrenciler öğrenmek istedikleri ve ihtiyaç duydukları şeyleri en iyi öğrenirler.
Nasıl öğrenileceğini bilmek çok miktarda bilgi almaktan daha değerlidir.
Öğretim öğrencinin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarını temel almalıdır.
Kuralları, kaynakları ve uygulamaları öğrenci belirlemelidir.
Düşüncede çeşitlilik ödüllendirilir.
Öğrenci başarısı için en anlamlı değerlendirme öğrencinin öz değerlendirmesidir.
Duygular da gerçekler kadar önemlidir.
Tehdit edici olmayan ortamlarda öğrenciler daha iyi öğrenirler.
Hümanist teorinin öğretim ilkeleri arasında öğrenci merkezli olması, sosyal bir kişilik gelişiminin esas olması, performans temelli, test ve sınav ağırlıklı eğitim anlayışına karşı olması, buluş yoluyla öğrenme ve öğrencilerin duygu ve kişisel tercihlerine saygı duyulması ön plana çıkmaktadır.

Hümanist anlayışın üç temel özelliği;

Müfredatın içeriği açısından:Eğitim programının öğrencilerin gerçek hayatıyla ilgili konulardan oluşmuş olması.
Müfredatın işlenişi bakımından:Bilişsel, duyuşsal anlamda tüm öğrenci odaklı olması
Okul ve grup yapısı bakımından:Zamanlama ve okul çevresini hümanist öğretimi ve bireysel sınıfları destekleyecek şekilde düzenlenmesidir.
Hümanist eğitim anlayışı okul bazında açık sınıf ve alternatif değerlendirme yöntemlerini ön plana çıkarırken; sınıf bazında ise etkinlikler, müfredat, sosyal ve düşünsel beceriler öğrenci merkezlidir.

Hümanist eğitim anlayışında yarışma yoktur, işbirliği teşvik edilir, müfredat sınırlılığı yoktur, öğrenci merkezlidir, katı zamanlama yoktur.

Hümanistik anlayış için iyi öğretmen;

Her fırsatta öğrencilerin katılacakları etkinlik ve alacakları rolleri kendi seçmeleri için imkân veren,
Öğrencilerin gerçekçi amaçlar belirleyebilmeyi öğrenmesine yardım eden,
Sosyal ve Duyuşsal becerileri geliştirmek için öğrencilerin grup çalışmasına ve işbirliği içinde öğrenmeye teşvik eden,
Uygun olduğunda grup tartışmalarına imkân veren ve sadece yönlendirici olarak görev yapan,
Güçlendirmek istediği davranış, inanç ve huylar için rol modeli olan,
Öğrencilerin duyguları konusunda duyarlı olan,
Öğretimle ilgili öğrenci görüşlerini alan,
Övgüde bulunan,
Tebessüm etmeyi ihmal etmeyen
öğretmendir.



Mehmet TUNÇER

SOSYOLOG-MEB DENETÇİSİ
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×