- Katılım
- 15 Eyl 2012
- Mesajlar
- 589
- Beğeniler
- 16
//img713.imageshack.us/img713/2869/elifafakskender.jpg
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır
En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece
1970 sonlarında, İskender ve annesi Pembenin çevresinde geçen hikaye İstanbul, Londra, Abu Dabi gibi farklı şehirlerde geçiyor.
Romanın hüzünlü hikayesi, bir Kürt köyünde yaşayan Pembenin evlenip önce İstanbula sonra Londraya göç etmesi ve sonra kurduğu üç çocuklu ailesi üzerinden, İstanbulda ve Londradaki göçmenlerin hayatını gözlemleme fırsatı veriyor.
Kitabı en iyi anlatan cümle, En çok en sevdiklerimizi incitiriz olarak lanse ediliyor.
USTAM VE BEN
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafakın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi.
GAYET KEYİFLİ KİTAPLAR
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır
En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece
1970 sonlarında, İskender ve annesi Pembenin çevresinde geçen hikaye İstanbul, Londra, Abu Dabi gibi farklı şehirlerde geçiyor.
Romanın hüzünlü hikayesi, bir Kürt köyünde yaşayan Pembenin evlenip önce İstanbula sonra Londraya göç etmesi ve sonra kurduğu üç çocuklu ailesi üzerinden, İstanbulda ve Londradaki göçmenlerin hayatını gözlemleme fırsatı veriyor.
Kitabı en iyi anlatan cümle, En çok en sevdiklerimizi incitiriz olarak lanse ediliyor.
USTAM VE BEN
Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de
Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.
Elif Şafakın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet
Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...
Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi
Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.
İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi.
GAYET KEYİFLİ KİTAPLAR