Neler yeni

Ata' yı Rehin Almak - Can Dündar

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
İzindeyiz Atam! Sen öldüğünden beridir sürüyor iznimiz... Ve anlaşılan o ki, daha da uzunca bir süre izinde olacağız. Bir gün Anıtkabir ağlama duvarı olmaktan çıkıp gerçek bir istirahatgâha döndüğünde ve Atatürk'ün heykellerinden çok fikirleri dolaşıma girdiğinde toplumsal sağlığımıza kavuştuğumuzu anlayacağız.



Malum; gençler dara düştüğünde ya intihar için köprüye tırmanıyor, ya karılarını yere yatırıp bıçaklıyor.

Bingöllü işsiz genç öyle yapmamış.

Toplumun ne kendi canını, ne karısının kanını umursamayacağını iyi bildiğinden daha can yakıcı bir yöntem düşünmüş ve öfkesini hâ*lâ değer verilen bir hedefe yöneltmiş:

Atatürk'ü rehin almış.

Fotoğrafı görmüşsünüzdür; asabi genç, elindeki tabancayı şehir meydanındaki Atatürk heykelinin tam kalbine dayamış, "Üstüme gelmeyin, vururum" diye bağırıyor.

Çevresini saran polisler şaşkın:

Müdahale etseler, Ata'nın heykelinde açılacak bir deliğin manevi yarası, 65 yerinden bıçaklanmış bir kadınınkinden çok daha derin olur çünkü...

Gece karakolda her ne olduysa, ertesi gün, aynı gencin, aynı heykel önünde bu kez elde çiçekle çekilmiş bir fotoğrafı çıktı.

Kendisine Cumhuriyetin emanet edildiği genç, rehin aldığı Ata'sından özür diliyordu.



* * *



Atatürk'ü ebediyete intikalinin 64. yılında andığımız bu yıl, onunla ilişkimizin hepten traji-komik bir hal aldığı görülüyor.

Birkaç yıl önce hükümete karşı birleşen sivil toplum örgütlerinin yaptığı bir basın toplantısı aklımdan çıkmıyor.

Sendikaların, derneklerin, odaların temsilcisi koca koca adamlar toplanmış, "Artık sabrımız kalmadı" diye kükrüyorlardı.

"Herhalde genel greve gidecekler" diye düşündüğüm sırada hareketin sözcüsü ibretlik tehdidini şöyle açıkladı:

"Sözümüzü dinlemezlerse Anıtkabir'e yürüyecek ve onları Atatürk'e şikayet edeceğiz."

Ah Atam!..

Bu olup bitenleri mezarından izliyorsa ne acı çekiyordur kimbilir?

"Beni görmek demek mutlaka yü*zümü görmek demek değildir" demiş bir lider için, halkının, -ölümünden 64 yıl sonra hâlâ- sorunlara çareyi kendi istirahatgâhında arıyor olmasından daha acıklı bir durum olabilir mi?

"Ben size hiçbir dogma bırakmıyorum" diye vasiyet etmiş, "En hakiki mürşit" olarak bilimi işaret etmiş bir liderin "Rahat uyu" diye kapısında ağlaşanların gürültüsünden rahat uyuyabilmesi mümkün mü?



* * *



Atatürk'ü kollama adına darbe yapanların, kaçak gecekondusunu yıkmaya gelen ekiplerin karşısına Atatürk resmiyle çı*kanların,

Silahlı çete kurmaktan yargılanırken Atatürkçülükten dem vuranların, Atatürk rozetini her tür çirkefi örten bir kılıf gibi kullananların,

İşsizliğinin devasını heykellerini rehin almakta arayanların, mezarını bir siyasi türbe gibi turlayanların artık onu rahat bırakıp başlarının çaresine bakmayı öğrenmeleri gerekmiyor mu?

Bir gün Anıtkabir ağlama duvarı ol*maktan çıkıp gerçek bir istirahatgâha döndüğünde ve Atatürk'ün heykellerinden çok fikirleri dolaşıma girdiğinde toplumsal sağlığımıza kavuştuğumuzu anlayacağız.

Ancak o zaman "İzindeyiz Atam" sözü gerçek olacak. O zamana kadar biz yine milletçe "izinde" olacağız.
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×