Neler yeni

Kıbrıs Gerçeği

Meltem Hoca

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2011
Mesajlar
1,090
Beğeniler
4
#1
Sene kaçtı tam olarak hatırlamıyorum. Ah aldığım notlara da tarih atmamışım ancak sanırım 1997 yada 1998 senesi olmalı, Ersoy Touristic Servisleri Mecidiyeköy acentasında Kıbrıs infosu düzenlenmişti. Benim içimi acıtan bu infoda aldığım notlar, yakın tarihimize ışık tutmaktaydı. Kıbrıs sorumlumuzun anlattıklarından şunları not almışım. 9282 kilometrekare yüzölçümü ile Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs Türkiye’mize 65 Yunanistan’a ise 965 kilometreymiş. Dünya oluşumunun üçüncü zamanında, Anadolu ile bitişikmiş. Dördüncü zamanda İskenderun bölgesinden koparak uzaklaşmış. Bitki örtüsü İskenderun bölgesiyle benzerlik gösteriyormuş. Kuzeyinde doğu-batı istikametinde Beşparmak Dağları varmış. Beşparmak Dağlarının Magaso’dan Güzelyurt’a kadar Meserya ovası, güneyinde de Trodos dağları varmış. Ayrıca Kıbrıs yeryüzünde bakır madeninin ilk işlendiği yermiş. Kıbrıs’ın adı da bakırla ilgiliymiş. (bakır Latince cuprum,)

Kıbrıs Türkiye’ye yakınlığı , İskenderun ve Mersin körfezlerini kontrol etmesi açısından jeopolitik bir öneme haizmiş. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de defalarca Kıbrıs’ın önemini vurgulamış. Tarih boyunca çeşitli kavimlerin istilasına uğramış Kıbrıs; Mısırlılar, Hititler, Fenikeliler, Asurlular, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Haçlılar, Venedikliler ve Osmanlı idaresinde kalmış. Kıbrıs’ta Osmanlı hakimiyeti, 300 yıl sürmüş.

Bu notları kalacağımız otele gelene kadar otobüste Kıbrıs sorumlumuz kendisi de Kıbrıs Türkü olan arkadaşımızın ağzından yazdıktan sonra otelimize girince yaşasın geldik diye yazmışım. Oteli gezdikten sonra, yorgun argın odalarımıza yerleştik. Cep telefonumu şarj etmek istedim. Ancak prizler bir değişikti, beceremedim. Resepsiyonu aradım. Ah bir de konuşulanı anlasaydım. Türkçe konuşuyordu ancak içinde bilmediğim kelimeler vardı. Bana şarjı sokasın savere diyordu. Saver ne ki dedim. Açasın kapağı saver orada diyordu. Anlaşamadık sonunda bize bir görevli geldi meğerse saver prizmiş. Neyse şarj işini hallettik. Akşam programımız resepsiyona bildirilmiş. Otobüsümüz gelince haber verilmesi istenmiş. Akşam üstü resepsiyondan aradılar, bize saat 7’de danışmanın önüne busçık geleceği söylendi. Busçık neydi acaba? Ne yapalım sabır düştü, görecektik. Saat 7 yedi olduğunda busçıkın minibüs olduğunu öğrendik.

Daha bunun gibi değişik kelimeler pek çoktu. Kumarhanelerde jetonlara token dendiği gibi, neyse onların diliyle busçıklara binince acı Kıbrıs gerçeği ile yüz yüze gelmiştim. Sanki o 1963 senesinde Binbaşı Nihat İlhan, eşi Mürrüvet Hanım 6,4yaşlarında ve 6 aylık çocuklarının yaşadıklarını yaşadım. Hıçkırıklar boğazıma düğümlendi ağlayamadım. Sanki Rum çetelerinin o eve yaptıkları saldırıyı yaşadım. Evin banyosunda ve tuvaletinde katledilen bu aileye sıkılan 33 kurşun yüreğimi 33 kere deldi. Küçük Kaymaklı kasabasında, imam Hüseyin İğneci ve 18 yaşındaki yatalak oğlunun vahşice şehit edilişlerini sanki ellerim bağlı izledim. Sevinerek gelmiştim koynuna Kıbrıs, oysa kaldığım üç gün barış harekâtını sanki tekrar ben yaptım.

Gece yatağıma yattığımda, manevi babam, Dr. Yarbay İlhan Cumhur Türker’in Kıbrıs gazisi olduğu geldi aklıma. Hep derdi barış harekatında düşmanla siperler o kadar yakınmış ki ateş durduğunda düşmanla birbirlerine sigara atarlarmış. Harap evlerdeki kurşun deliklerine bakarken içim yandı. O siperlerde saf tuttum babamın yanında, ah Kıbrıs sen neler yaşamışsın. Sabah kalktığımızda hellim peyniri ile tanışmak, yeni otelleri gezmek yüzümü güldürse de bu eğlenceli kumarhane kenti içimi yakan bir tarihi taşıyordu. (29 Mart 2011)


Billur Türker
 

Forum istatistikleri

Konular
18,892
Mesajlar
30,368
Kullanıcılar
27,851
Son üye
Mfbos
×